Ayet:
“Ve lezîne kezzebû bi-âyâtinâ summun ve bukmun fi’z-zulumât. Men yeşei’llâhu yudlilhu ve men yeşe’ yec’alhu alâ sırâtin mustekîm.”
(En‘âm 39)
Ayetin Bilimsel Süzgeçten Geçirilmiş Analizi
1. “Ayetlerimizi yalanlayanlar sağır ve dilsizdir; karanlıklar içindedir.”
a) Psikolojik Karşılık: Doğrulama Yanlılığı (Confirmation Bias)
İnsan zihni, kendi inanç sistemine uymayan bilgileri duymamaya ve fark etmemeye yatkındır.
Bu kişiler için:
- Akıl duysa bile kabul etmiyor gibi görünür → bilişsel sağırlık
- Doğruyu ifade etme kapasitesi körelir → bilişsel dilsizlik
Bu, metaforik bir anlatımdır. Modern psikoloji aynı fenomeni şöyle tanımlar:
→ İnsan, kendisini rahatsız eden verileri bilinçdışı biçimde filtreler.
b) Nörobilimsel Karşılık: Tehdit Filtreleme
fMRI çalışmalarında görülmüştür ki:
- Tehdit edici bir fikir geldiğinde amigdala alarm verir.
- Prefrontal korteks rasyonel değerlendirmeyi baskılar.
Bu yüzden kişi yeni bilgiyi gerçekten “duyamaz” hale gelir.
Bu durum Kur’an’ın metaforuyla “zulumat / karanlıklar” olarak karşılık bulur.
c) Sosyolojik Karşılık: Kabilecilik ve Grup Körlüğü
Toplumsal gruplar:
- Kendi doğrularını mutlaklaştırır,
- Dışarıdan gelen bilgiye kapanır.
Bu durum kolektif sağırlık ve dilsizlik olarak tanımlanır.
2. “Allah dileyeni şaşırtır.” — Deterministik ve Bilimsel Okuma
Modern bilim açısından bunu sebep-sonuç yasasına indirgeriz.
Kur’an’da “Allah’ın dilemesi” çoğu kez evrensel yasalar ile ilişkilendirilir.
Bilimsel eşleniği:
a) Psikolojik Determinizm
Davranış çoğu kez şu faktörlere bağlıdır:
- Çocukluk travmaları
- Çevresel koşullar
- Genetik yatkınlık
- Bilişsel kapasite
- Eğitim seviyesi
- Kültürel kabuller
Bu unsurlar insanda bir zihinsel yol haritası oluşturur.
Bu harita yanlışsa kişi zaten şaşırmış olur; doğruyu göremez.
Ayetin mesajı şu bilimsel gerçeğe denk düşer:
→ Yeterli bilişsel, duygusal ve çevresel desteği olmayan insan doğruya yönelmez.
b) Nörobiyolojik Bağlam: Kader = Nöral Ağ Şekillenmesi
İnsan beyninde:
- Her seçim nöral bağlantıları güçlendirir.
- Zamanla bir “karar alma otomatiği” oluşur.
Kişi kötü tercihleri üst üste yaparsa sonunda:
→ kendi inşa ettiği bir şaşkınlık hâline sürüklenir.
3. “Dileyeni de dosdoğru bir yola koyar.” — Bilimde Karşılığı
a) Nöroplastisite ve Davranış Değişimi
Beynin değişebilme gücü (neuroplasticity):
- Yeni alışkanlıklar,
- Yeni düşünme biçimleri,
- Yeni sosyal çevreler
sayesinde kişinin zihinsel yolunu değiştirebilir.
Bu ayetin bilimsel eşleniği şudur:
→ Uygun ortam, doğru bilgi, sağlıklı düşünme ve olumlu motivasyon, insanı doğru kararlara götürür.
b) Psikoterapi ve Bilişsel Rehabilitasyon
Modern terapinin amacı:
- Bireyin zihinsel karanlıklarını aydınlatmak,
- Sağırlaştığı gerçekleri duyurmak,
- İçsel dilsizliğini çözüp kendini ifade edebilmesini sağlamaktır.
Bu süreç Kur’an’ın “sırat-ı müstakim” metaforuna benzeyen bir içsel denge ve doğruluk yolu oluşturur.
SONUÇ: Ayetin Bilimsel Okuması
Ayet, modern bilimle karşılaştırıldığında aşağıdaki insan modelini anlatır:
- Psikolojik filtreler, yanlış inançlara tutunanlarda gerçeği algılamayı zorlaştırır.
- Bu durum zihinsel bir “karanlık” ve “duyarsızlaşma” üretir.
- İnsan zihni, geçmiş birikimleri nedeniyle deterministik bir şekilde belirli yöne kayabilir.
- Ancak beyin değişebilir; doğru bilgi ve uygun ortam, insanı doğru bir yola sokabilir.
- Ayet, hem psikolojik körleşmeyi hem de psikolojik iyileşme olasılığını aynı anda tanımlar.
Dini metnin anlattığı hakikat, modern bilim dilinde bilişsel mekanizmalar, nöral alışkanlıklar ve çevresel etkenlerin insan davranışını belirlemesi olarak ortaya çıkar.
Ayetler
“De ki: Size Allah’ın azabı gelse —yahut ansızın saat (kıyamet/ölüm) gelse— Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer doğru söyleyenlerseniz söyleyin.”
(En‘âm 40)
“Hayır! Sadece O’na yalvarırsınız. O da dilerse çağırdığınız şeyi ortadan kaldırır. (O an) şirk koştuğunuz şeyleri unutursunuz.”
(En‘âm 41)
Bilimsel Süzgeçten Geçirilmiş Analiz
1. “Size ani bir musibet gelse… ölüm ansızın gelse…”
Bu ifade modern bilimde şu olgularla karşılık bulur:
a) Kriz Anında İnsan Psikolojisi — “Gerçeğe Dönüş Anı”
Nörobilim ve travma psikolojisi gösteriyor ki:
- Deprem
- Ani hastalık
- Ölüm tehlikesi
- Kontrol kaybı
gibi durumlarda insan beyni savunma mekanizmalarını bırakır ve en temel gerçeklerle yüzleşir.
Bu, “ölümün ansızın gelmesi” metaforu ile aynı yapıyı taşır.
b) Prefrontal Korteksin Devre Dışı Kalkması
Aşırı stres anında:
- Mantıksal merkez olan prefrontal korteks çalışmayı bırakır
- Amigdala acil durum kipini devreye sokar
Sonuç:
→ İnsan otomatik olarak en temel inançlarına yönelir.
Ayetin anlattığı “o anda kime yönelirsiniz?” sorusu beynin gerçek kriz tepkisini tarif eder.
2. “Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız?” — Bilimsel Okuma
Bu ifade, “krizde insanın neye güvendiği” sorusudur.
Modern bilimde bu durum şöyle açıklanır:
a) İnsan Krizde Asıl Bağlı Olduğu Kaynağa Döner
Psikoloji bunu Hakiki Bağlanma Nesnesi (True Attachment Object) olarak tanımlar.
- Para
- Statü
- Grup kimliği
- Sosyal imaj
- İdeoloji
bunlar günlük hayatta “güven kaynağı” gibi görünür.
Fakat ani ölüm veya büyük kriz anında bunların hiçbiri işe yaramaz.
Bilimsel sonuç:
→ İnsan en temel, en içsel güven kaynağına döner.
Ayet:
“Böyle bir anda hâlâ başka kaynaklara mı güvenirsiniz? Eğer iddianız doğruysa söyleyin.”
Bu, insanın krizde gerçeği çıplak hâliyle görmesini ifade eder.
3. “Hayır! Yalnız O’na yalvarırsınız.” — Kriz Nöropsikolojisi
Bu cümle bilimsel olarak şu mekanizmalara karşılık gelir:
a) Hayatta Kalma İçgüdüsü Tek Bir Odağa Yöneltir
Aşırı tehdit anında insan zihni:
- Gereksiz düşünceleri kapatır
- Tek bir hedefe odaklanır
- Minimum enerji ile hayatta kalmaya çalışır
Bu durum “yalnız bir odağa yönelme” davranışıyla uyumludur.
b) Sembolik Güven Nesneleri Çöker
Stres testlerinde (özellikle ölüm korkusu içeren TMT — Terror Management Theory deneylerinde):
- İnsan beşaşama değer verdiği maddi şeyleri unutmaya meyleder.
- Hakiki yardım beklediği tek kaynağa yönelir.
Bu, ayetteki:
“Şirk koştuğunuz şeyleri unutursunuz.”
cümlesiyle birebir örtüşür.
Bilimsel eş:
→ Krizde sembolik güvenler çöker; saf güven ihtiyacı kalır.
4. “O da dilerse musibeti kaldırır.” — Nedensellik Bağlamı
Bunu bilimsel açıdan şöyle okuyabiliriz:
a) Sebep-Sonuç Yasasına Gönderme
İnsan bir musibet yaşadığında:
- Tıbbi müdahale
- Sosyal destek
- Doğal süreçler
- Çevresel faktörler
musibeti hafifletebilir.
Bu doğa yasaları üzerinden işleyen bir mekanizmadır.
Kur’an’ın “dilerse kaldırır” ifadesi deterministik okumalarda şöyle karşılık bulur:
→ Evrenin işleyiş yasaları izin verirse sorun çözülür.
SONUÇ (Bilimsel Özet)
Bu iki ayet, insan davranışının modern bilimle şaşırtıcı derecede uyumlu üç evreye işaret eder:
1. Kriz Gelince İnanç Maskeleri Düşer
Nörobilim: Prefrontal korteks kapanır → Çıplak gerçek ortaya çıkar.
2. İnsan Derin Bağlandığı Tek Odağa Yönelir
Psikoloji: Krizde sembolik güven nesneleri çalışmaz.
3. İnsan O An “Şirk Ettiklerini Unutur”
Sosyoloji: Grup kimlikleri ve dünyevî ideolojiler geçicidir; kriz bunları sıfırlar.
Ayet, bu psikolojik gerçeği 2.000 yıl önce metaforik bir dille ifade eder:
- Krizde insan, hakiki güven kaynağını fark eder.
- Geçici değerler, putlaştırılan şeyler, sosyal imajlar unutulur.
- İnsan en temel varoluşsal bağlanma noktasına döner.