Take a fresh look at your lifestyle.

Analitik Okuma ve Öğrencilerimiz

11
Analitik okuma ve öğrencilerimizin anlama düzeyi arasındaki bağıntı doğru orantılı ilerler.

“Tema ne demek?” diyorum. Duyduk sanırım ama bilmiyoruz, diyor çocuklar. “Doğa” kavramı için “ağaç ve kuş” diyor birisi. Haydi, biraz yaklaştı, diyorum. “Evren” için sözlüğü açıyor “kozmos, kâinat” karşılıklarını okuyamıyor. Okuma bilmediğinden değil, sözcükler yabancı geliyor. “Tema” kelimesinin anlamına bakıyor sözlükten ama “sanat yapıtları” ifadesini okuyamıyor. Çünkü “yapıt” sözcüğü de anlamca yabancı geliyor. Çocuklar sözcükleri seslendirebiliyor yani okuyabiliyor ama anlama işi bir türlü gerçekleşmiyor. Peki, neden? Çünkü okuma, harfleri öğrenince tamamlanan bir eylem değil. Analitik okuma ve öğrencilerimizin anlama düzeyi arasındaki bağıntı doğru orantılı ilerler.

Anlamak için yapılması gerekenleri öğrenmek demek.

Öğretmen başında olmasa da anlamadığını fark edip anlamak için yola düşmek demek. Yani okuduğunu eşelemek ve didiklemek. Buna “tavuk tipi okuma” diyoruz. Bu okuma türü hayatımızdan çıkalı okuduğumuz metin hiçbirimize bir şey söylemiyor. Bir kulağımızdan çıkıp öbüründen çıkıp gidiyor. Analitik okuma ve öğrencilerimizin anlama düzeyi arasındaki bağıntı doğru orantılı ilerler.

Sözcüklerle bir yaşantısı olmayan okurda anlama eylemi maalesef gerçekleşmiyor. analitik okuma


Ders boyunca sekizinci sınıf çocuklarımıza soruyorum bu yıldan neler bekliyorlar, yıl boyunca okuldan neler bekliyorlar diye. Biri komando olmak istiyorum, bunun için sınavdan iyi puan almalıyım, diyor. İyi puan alıp komando olmak için lise eğitimine nerede devam edeceksiniz, diyorum. Bilmiyorum, diyor. “Peki, çok yüksek bir puan aldın ne yapacaksın?” diyorum. Fen lisesine giderim, diyor. Neden, diyorum; doktor olurum, diyor. “Fen lisesi” doktor olmak için gidilen okul olarak görülüyor. Halbuki bilim insanı yetiştirmek üzere kurulan bir okuldu burası. Tıp fakültesi okumak için ülkemizdeki diğer liseleri yeterli görmeyen bu algıyı değiştirmemiz gerekiyor. Spor lisesi var, oraya kimler gider, diyorum; beden öğretmenleri, diyor. Düzeltiyorum “beden eğitimi” diye. Sadece onlar mı gider diye konuşuyoruz. Öylece birbirimize bakıyoruz öğrencilerle.Analitik okuma ve öğrencilerimizin anlama düzeyi arasındaki bağıntı doğru orantılı ilerler.

Sizi bilmem ama bir yola çıkıldığında bir yıl sonrası için mevcut seçenekleri bile tanımayan çocuklarımıza ben “fiilimsi, cümlenin ögeleri” diye konu anlatmaya başlamayacağım. Önce hedefler, seçenekler üzerinde rehberlik etmem gerekiyor. Sonra okumayı, gerçekten okumayı öğretmeliyim.

Anlamadan okumanın okuma olmadığını öğretmeliyim. Yeni neslin sözcük dağarcığı çok zayıf. Sözcük vermeliyim. Türkçe kitabındaki metinler yoluyla sorgulama çok yönlü düşünme, farklı öğrenme alanlarından bilgileri çağırma becerisini geliştirmeye çalıştırmalıyım. Yoksa yüz yüze ya da EBA üzerinden yaptığım şey zamanı boşa harcamak olacak. Kalburla su taşıma işinden başka bir şey değil. Yolu yoluma düşen çocuklar iyi ki varsınız! Analitik okuma ve öğrencilerimizin anlama düzeyi arasındaki bağıntı doğru orantılı ilerler.

Kaynak: Ülkü Demiray / Eğitimci Yazar

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.