Take a fresh look at your lifestyle.

“Maide 116-117: Bir Sorgu Sahnesi Olarak Tevhid ve Peygamberin Sorumluluk Alanı”

6

Ayet (Maide 116)

“Allah şöyle diyecek: ‘Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara “Beni ve annemi Allah’tan başka iki ilah edinin” dedin?’
İsa şöyle diyecek: ‘Haşa! Benim için hakkım olmayan bir şeyi söylemem mümkün değildir. Eğer ben böyle bir şey söylemiş olsaydım, Sen bunu mutlaka bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin; ama ben Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz ki bütün gaybı bilen Sensin.’”

Ayet (Maide 117)

“Ben onlara ancak bana emrettiğini söyledim: ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’ Aralarında bulunduğum sürece ben onların üzerine gözetleyiciydim. Beni vefat ettirdiğinde ise onların üzerine gözetleyici Sen oldun. Sen her şeye hakkıyla şahitsin.”


1) Sorumluluk Alanı Açısından

Bu iki ayet, “kul – peygamber – Allah” ilişkisinde sınırların çizilmesi açısından çok güçlüdür:

  • Hz. İsa kendi alanını belirliyor:
    • “Ben yaşayabildiğim süre içinde gözettim.”
    • “Bana ne emredildiyse onu söyledim.”
    • “Beni vefat ettirdiğinde gözlem yetkisi benden çıktı.”

→ Bu dil, peygamberin sorumluluğunu zamansal ve görevsel mülkiyetle sınırlar.
→ Böylece “ilahlaştırma”nın zemini yok edilir; peygamber kuldur, görevli bir elçidir.


2) Pedagojik (Eğitici) Değer Açısından

Bu sahne, hakikati karşı tarafın ağzından söyleterek öğretme stratejisidir.

Allah her şeyi biliyor; ama soru soruyor.

Neden?

  • Çünkü eğitimde “itiraf ettirme” tekniği bilgi transferinde daha kalıcıdır.
  • Öğrenci (okuyucu) bilginin doğrudan söylenmesinden çok, ortaya çıkarılışına şahit olduğunda daha güçlü öğrenir.

Burada Kur’an:

  • tek Tanrı inancını
  • Hz. İsa’nın konumunu
  • şirkten arınmış tevhidi

teorik bir ders kitabı paragrafıyla değil, doğrudan olay örgüsü içinde öğretir.


3) Dramatekniği Açısından (Kurgu Etkisi)

Bu iki ayet, “sorgu sahnesi” kurgusunu kullanır.

  • Bir soru var (mahkeme – duruşma hissi)
  • Bir savunma var (tepkide edep ve teslimiyet)
  • Bir sonuç var (Allah’ın mutlak gözetimi)

Bu, okuyucuda iki etki doğurur:

  1. Duygusal etki: sahne gerçekmiş gibi hissedilir
  2. Bilişsel etki: hakikat zihne sadece bilgi olarak değil, tecrübe edilmiş bir olay gibi kaydedilir

Bu yönüyle ayetlerin anlatımı:

  • dramatik (olay örgüsü var),
  • diyalojik (karşılıklı konuşma var)
  • ispatlayıcı (iddia → soru → cevap → sonuç) bir yapıya sahiptir.

SONUÇ

Bu iki ayet:

  • sorumluluk alanı açısından: peygamberin sınırlarını ve kul oluşunu berraklaştırır.
  • pedagojik açıdan: karşı tarafın ağzından itiraf ettirerek tevhidi öğretir.
  • drama tekniği açısından: sorgu / cevap sahnesi kurgusuyla gerilimi ve öğrenme etkisini yükseltir.

Yani bunlar sadece teolojik cümleler değil; bir hakikatin sahneye konulmuş halidir.

Bu iki ayeti Aristoteles’in üç ana retorik merceğiyle de (ethos – pathos – logos) okuyabiliriz.


1) ETHOS (Karakter – güven tesisi)

Hz. İsa’nın cevabı, okuyucuda yüksek bir güven duygusu üretir.

  • “Haşa!”
  • “Benim için hakkım olmayan bir şeyi söylemem mümkün değildir.”
  • “Bana emrettiğini söyledim.”

Bu ifadeler onun ahlaki kişiliğini (ethos) öne çıkarır.

  • Kendini büyütmüyor
  • İddialaşmıyor
  • Allah’a teslim, tevazu içinde

Ve en kritik şey: Yetki alanını düşük tutuyor.
“Beni vefat ettirdiğinde gözlemci Sen oldun.”

Bu, “ben sadece kulum” vurgusuyla Hz. İsa’nın kendi ethosunu parlatıyor.

Ayetteki ethos:
Peygamber kendine ilahlık atfetmeyen, çizgiyi bilen güvenilir bir şahsiyettir.


2) PATHOS (Duyguya yöneliş – etki)

Bu diyalog okuyucuda duygusal gerilim üretir.

  • Allah’ın sorusu dramatiktir: “Sen mi böyle dedin?”
  • Sahnede asalet ve hesaba çekiliş havası gelir.

Bu bir mahkeme salonu hissidir.

Pathos burada şudur:

  • Soru okuyucuda tedirginlik doğurur.
  • Cevap, iç huzuru ve rahatlama üretir.

Ayrıca insanlar bu ayeti okurken “hakikatin ortaya çıkması” duygusu yaşar.
Bu psikolojik etki Aristoteles’in “karşı tarafı duygudan yakala” prensibiyle uyumludur.


3) LOGOS (mantık – delillendirme)

Mantıksal yapı çok net:

  • Eğer ben söylemiş olsaydım Sen bilirdin → (sebep-sonuç)
  • Ben sadece bana emredileni söyledim → (görev – sınır)
  • Benim gözetimim sadece yaşadığım dönemle sınırlıydı → (zaman mantığı)

Yani İsa kendini şöyle aklıyor:

1) ben demedim çünkü benim söylemem mümkün değil
2) ben söylemiş olsam Sen bilirdin → Sen her şeyi bilensin
3) ben sadece getirdiğim mesajı tekrarladım
4) ben gidince işin sorumluluğu zaten tamamen Sendeydi

Bu dört adım birer LOGOS zinciridir.

Ayetlerde logos:
şirk iddiasını mantıksal zincirle çökerterek tevhidi tesis etmedir.


SON ÖZET

Aristoteles lensiAyetteki karşılığı
Ethosİsa kul olduğunu ilan eder; güvenilirlik inşa eder
PathosSorgu sahnesi duygusal gerilim ve açığa çıkma hissi üretir
LogosMantıksal zincirle ilahlaştırmayı çürütür ve tevhidi aklen kurar

Bu yüzden Maide 116–117 sadece “inanç bildiren ayetler” değil; aynı zamanda üst seviye retorik kurgu gösteren metinlerdir.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.