Okuduğumuz Bir Yazı Bize Ne Kazandırmalıdır?

Okuduğumuz bir yazı bize ne kazandırmalıdır? Bu sorununun cevabını her yazar ve okur farklı verir? Kimisi beni etkilemelidir, cevabını verir. Kimisi hem bir etki bırakmalı hem beni alıp sürüklemelidir, der. Kimi de üslup kaygısıyla okur. Yazarın üslubunun meftunudur. Yalın mı, süslü mü, duru mu, akıcı mı? vb. kaygılarla okur. Kimisi yazarın meftunudur. O yazar ne yazarsa yazsın okur.
Peki, okuduğumuz bir yazı bize ne kazandırmalı? Bence bir yazıda en önemli şey, okurun düşünce ve duygu dünyasını geliştirmektir. Yazıyı okuduktan sonra yaşadıklarımızın iç yüzünü görme yeteneği kazanıyorsak bu yazının en önemli kazanımıdır. O yazıyı okuduktan sonra farkındalığın artmışsa, yazı önüne bir ışık tutuyorsa sana doğru yolu gösteriyorsa yazı amacına ulaşmıştır. Buna ilişkin Arapçada çok yerinde iki sözcük var: basiret ve hidayet
Basiret Nedir?
Arapça “bsr” kökünden gelen “basīrat”, “kavrayış, sezgi, öngörü, uyanıklık, idrak, ileriyi görebilme” sözcüğünden alıntıdır.
Hidayet Nedir?
Arapça hdy kökünden gelen hidāyat, “yol gösterme, kılavuz olma, tanrı yoluna yönelme veya yöneltme” sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça hadā “yol gösterdi, kılavuz oldu” fiilinin masdarıdır.
Benim için bir kitap okuruna öncelikle bu iki yeteneği kazandırmalıdır. Diyeceksiniz ki bu yeteneği kazandıran kitaplar genellikle sıkıcı ve yoğun felsefe kitaplarıdır. Bunları da kimse okumuyor. Daha kolay ama etkili söyleyebilen ve bana ışık olacak bilgiler veren, zihinsel şemalarımızı değiştiren bir kitap yok mu? Bunun için kitabın sahibine, kelamın sahibine söz verelim:
20 – Bu (Kur’an) insanların basiretli olmasını sağlayan bir nur, kesin bilgi edinmek isteyen bir toplum için de hidâyet ve rahmettir. (Casiye )
İşte tam da bunu arıyoruz: kavrama ve sezme becerisi geliştirme
Kur’ân, kişinin kavrama ve sezme becerisini geliştirir. Kişi, Kur’ân okudukça olguların, olayların iç yüzlerini kavramaya başlar. Yorum yapabilme, eleştiri yapabilme, sonuç çıkarma becerisini geliştirir. Her sözcüğü, ayeti, suresi başka bir gerçeğin kapısını açar. Okudukça yenilenir, aktüel bir kimlik kazanırsın. Dünyaya, yaşantılara, insanlara yüzeysel değil, daha geniş ve derinlemesine bakma ve sezme yeteneği kazanırsın.
Dikkat!
Sadece Arapça harfleri seslendirmeyi öğrenmiş bir kişide bu dediğim kazanımlar gerçekleşmez. Anlamadan okuduğun bir kitap seni nasıl değiştirsin ki? Okuduğun kitabın sözcüklerini okumayı öğrenmişsin ama okuduğun sözcüğünün anlamını bilmiyorsun, o kitap sana ne verebilir?