İKİNCİ YENİ AKIMI (1950–1965)
Grubun Üyeli
İkinci yeni şiiri, 1950′li yıllarda Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan gibi şairlerin başını çektiği bir şiir ve edebiyat akımıdır. Garipçiler’e ve 1940 Toplumcu Gerçekçi Kuşağı’na tepki olarak doğmuştur. Türk şiirinde alışılmadık bağdaştırma imge, çağrışım ve soyutlamalarla yeni bir söyleyiş bulma amacında olan bir akımdır
İkinci Yenicilerin Özellikleri:
- Şiirde anlam değil, ses ve imge güzelliğine önem vermişlerdir.
- Sözcükler arasındaki anlamsal bağlantıları kopararak yeni görüntüler oluşturmuşlardır.
- Bireyin toplumdaki yalnızlığı, sıkıntıları, çevreye uyumsuzlukları gibi temaları işlemişlerdir.
- Kapalı ve soyut bir şiir anlayışı benimsenmiştir.
- Şiirler, rastgele seçilmiş sözcük ve cümlelerin alt alta sıralanmasıyla oluşturulmuş izlenimi uyandırır.
- Şiirde öyküleyici anlatım yolunu terk etmişlerdir. Konu ve olay şiirden atılmıştır.
- Gerçeküstücülüğün etkisiyle akıl dışına yönelinmiştir.
- Bilinçaltı ön plandadır.
- Konuşma dili ve mantık dokusundan uzak bir dil kullanmışlardır.
- Şiirde ölçü ve uyağa önem vermemişler, musiki ve anlam zenginliğine önem vermişlerdir.
- Serbest şiir anlayışı benimsenmiştir.
- Şiir, duygu ve çağrışımlarla oluşturulmuştur.
- Ahlak kaygısı güdülmemiştir.
- Söz dizimini değiştirmişler, yeni sözcük ve tamlamalar kullanmışlardır.
- Salt şiir, sanat için sanat, şiir için şiir anlayışını benimsemişlerdir.
- Her türlü kısıtlamaya, baskıcı tutuma karşı çıkılmıştır.
- Edebi sanatlar çok sık kullanılmıştır.
- Büyük harf ve noktalama kullanılmamıştır.
- Geleneğe karşı çıkmışlardır.
- Siyaset dışı kalmışlardır.
- Aydın kesime, seçkinlere seslenilmiş, günlük konuşma diline karşı çıkılmıştır.
- Toplumsal sorunlara ve onların çözümlerine değinilmemiştir.
- Halk şiiri geleneğinden uzaklaşılmıştır.
- Müzik ve resim sanatından yararlanılmıştır.
- Basitlik, sıradanlık ve yalınlıktan uzak durmuşlardır.
- Duygu ve çağrışıma yaslanmışlardır.
- Batıdaki akımlardan özellikle de Sürrealizm ve Dadaizm akımlarından etkilenmişlerdir.
- Nükte, şaşırtma ve tekrarlardan kaçınılmıştır.
- Dilbilgisi kuralları dikkate alınmadan anlamı tamamlanmayan cümleler kullanılmıştır.
- II. Yeni, şiirimizde çok uzun soluklu olmasa da, döneminde geniş bir okuyucu kitlesi bulamasa da Türk şiirine yeni boyutlar getirmiştir.
- Garip’teki gibi ortak bir hareket olmayıp bağımsız şairlerin benzer bir çizgide şiir yazmasıyla oluşmuştur.
Topluluğun Sanatçıları
EDİP CANSEVER (8 Ağustos 1928–28 Mayıs 1986)
İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Kapalıçarşı’da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976’dan sonra yalnızca şiirle uğraştı. Bodrum’da tatildeyken beyin kanaması geçirdi, tedavi için getirildiği İstanbul’da 28 Mayıs 1986’da yaşamını yitirdi. İkin Yeni’nin kuyumcu şairidir. Yalnızlık, şiirinde temel izlektir.
En Önemli Eseri
1957’de yayınlanan “Yerçekimli Karanfil” ile kendisine özgü bir şiir evreni kurdu. İkinci Yeni akımının özgün örneklerini verdi.
- “Dize işlevini yitirdi” gerekçesiyle yeni arayışlara yöneldi.
- Şiirde tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullandı. “Nerde Antigone“, “Tragedyalar”, “Çağrılmayan Yakup” bu dönemin ürünleridir.
- Şiirlerinde dize alışkanlığını kırar, öyküye, tasvire, diyaloglara yer verir. Oldukça uzun şiirler yazmıştır.
- Varoluşçuluk akımının etkisinde kalmış, kişinin iç dünyasını anlatan, dünya karşısındaki yerini sorgulayan şiirler yazmıştır.
Şiirleri
İkindi Üstü (1947) Dirlik Düzenlik (1954) Yerçekimli Karanfil (1957) Nerde Antigone (1961) Tragedyalar (1964) |
Ben Ruhi Bey Nasılım (1976)
Bezik Oynayan Kadınlar (1982)
TURGUT UYAR (4 Ağustos 1927, Ankara – 22 Ağustos 1985, İstanbul)
İstanbul’daki ilköğreniminden sonra, Konya Askeri Okulu, Işıklar Askeri Hava Lisesi ve Askeri Memurlar Okulu’nu bitirip Posof, Terme ve Ankara’da personel subayı olarak görev yaptı. Tomris Uyar ile evliliklerinden bir erkek çocukları olur.
Önemli Eserleri
Şiirlerinde değişik aşamalar vardır. Hece ölçüsüyle yazdığı ve toplumsal konuları işleyen ilk iki kitabı Arz-ı Hal (1949) ve Türkiyem (1952)’den sonra, Dünyanın En Güzel Arabistanı’yla bireyin iç dünyasına yönelerek yalnızlığın ve çıkışsızlığın peşinde olmuştur. Tütünler Islak (1962) ve Her Pazartesi‘de (1968) koruduğu bu çizgiyi, Divan (1970) ile geleneksel şiirin kalıplarına, Toplandılar (1974) ve Kayayı Delen İncir (1982)’le söz konusu dönemde yaşanan sınıfsal mücadelenin yansımalarına yerini bırakmıştır.
- Dizeleri uzundur. Şiirle düz yazı arasındaki ayrımı kaldırmıştır.
- İmge, çağrışım, soyutluk, kapalılık şiirlerinin özelliğidir.
- Şiir çizgisini oluşturan unsurlar arasında halk, divan ve batı edebiyatını sayabiliriz.
İLHAN BERK (18 Kasım 191 Manisa – 28 Ağustos 2008, Bodrum)
- Modern dünya şiirinin iki büyük şairi sayılan Arthur Rimbaud ve Ezra Pound‘un şiirlerini çevirerek kitaplaştırdı.
Aldığı Ödüller
Kül adlı kitabıyla 1979 yılında Türk Dil Kurumu ve İstanbul kitabı ile de 1980 yılında Behçet Necatigil Şiir Ödüllerini kazandı.
1983’de Deniz Eskisi adlı kitabıyla, Yedi Tepe Şiir Armağanı’nı, 1988’de de Güzel Irmak adlı kitabıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü (F. Edgü ile) aldı.
- Berk, 19 yaşındayken Güneşi Yakanların Selâmı adıyla kitaplaştırdığı bu şiirlerinde “hece vezni” kullanmakta ve o dönemin şiir anlayışına özgü bir karamsarlık taşımaktadır.
En Sevdiği Sözcükler
“Sonsuzluk”, “kızıl”, “hulya”, “ateş” en sevdiği sözcükler olarak görünmektedir.
Şiir Analayışı
- Sen Antoine’in Güvercinleri isimli şiiriyle II. Yeni’nin kuruluşuna katılır.
- İlhan berk, bir dil trapezcisidir.
- Aykırılık, onun şiirinin doğasını oluşturur.
- Şiirlerinde II. Yeni’nin anlayışına rağmen folklora ait unsurlar vardır.
- Şiirlerinde geçmiş, mitoloji gibi zengin çağrışımları kullanır.
- “Şiir anlam için yazılmaz.” görüşünü ısrarla savunmuştur.
- Soyut şiiri uç noktalara ulaştırmıştır.
- Gündelik yaşayış sahnelerinin tasvirinden, zamanla nesre yaklaşan bir üslubu vardır.
- Zengin çağrışımlara, anlamsız ifadelere, yoğun telmihlere yer verir.
- Şu sözleri şiire bakış açısını göstermektedir: “Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz. Bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan ve bana bu yeryüzünü cehennem eden bu yazmak eyleminden kurtulduğum, mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”
- İkinci Yeni’nin en yaşlı üyesidir.
Eserleri
Şiir
- Güneşi Yakanların Selamı (1978)
- İstanbul (1978)
- Günaydın Yeryüzü (1952)
- Türkiye Şarkısı (1953)
- Köroğlu (1955)
- Galile Denizi (1958)
- Çivi Yazısı (1960)
- Otağ (1961)
- Mısırkalyoniğne (1962)
- Âşıkane (1968)
- Taşbaskısı (1975)
· Şenlikname (1976)
- Atlas (1976)
- Avluya Düşen Gölge (1996)
CEMAL SÜREYA (1931, Erzincan – 9 Ocak 1990, İstanbul)
Asıl adı Cemalettin Seber’dir.
Cemal Süreya 1931’de Erzincan’da doğdu. 1938’de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik’e sürgün edildi. Ağustos 1960’tan itibaren yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini çıkardı. İkinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan Cemal Süreya’nın ilk şiiri “Şarkısı Beyaz” Mülkiye dergisinin 8 Ocak 1953 tarihli sayısında yayımlanmıştır. Geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi.
Halk Şiirine Bakışı
“Folklor Şiire Düşman” yazısında, halk edebiyatından taklitle değil; özümseme yoluyla yararlanılması gerektiğini, aksi takdirde kalıpların egemen olduğu folklorun şiiri öldüreceğini ileri sürmüştür.
- Cemal Süreya 38 sürgününü bir şiirinde şöyle anlatıyordu:”Bizi kamyona doldurdular. Tüfekli iki erin nezaretinde. Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular. Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler havlıyordu.”
- Lirizm ve erotizm onun şiirinin özelliğidir.
- Şiirlerinde resim önemli bir yer tutar. Modern şiirimizin ressamıdır adeta.
- Şiirlerinde mizah ve ironiye sıkça yer verir.
İddası
Şiirin “anayasaya aykırı” olduğunu söyler.
- Pazar Postası’nda Osman Mazlum imzasıyla yazılar, eleştiriler yazmıştır.
Şiir
Üvercinka (1958)
Göçebe (1965)
Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973)
Sevda Sözleri
Deneme- Eleştiri
- Şapkam Dolu Çiçekle (1976)
Günce
999 Gün/ Üstü Kalsın (1981)
Mektup
- Onüç Günün Mektupları (1990)
Çocuk Kitabı
- Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (1993)
Söyleşi
- Güvercin Curnatası (1997)
Derleme
- Mülkiyeli Şairler (1966)
- Yüz Aşk Şiiri (1967)
Şiir Çevirileri
- Yürek ki Paramparça (1995)
- Küçük Prens (A. De Exupery- 1965)/
Ece Ayhan (1931 – 12 Temmuz 2002)
Tam adı Ece Ayhan Çağlar’dır. Datça’da doğdu. Ailesinin asıl memleketi ise Çanakkale’nin Eceabat ilçesine bağlı Yalova Köyü’dür. Ece Ayhan ilk şiirleriyle birlikte eleştirmenlerin ve genel olarak şiir okurlarının ilgisini çekmiş, İkinci Yeni akımının en çok tartışma yaratan şairlerinden biri olmuştur.
Etkisi
1960’lı yılların başından itibaren yenilikçi ve genç şair kuşaklarını, özellikle Devlet ve Tabiat adlı kitabıyla, derin bir biçimde etkilemiştir.
- Şiir yazmaya ortaokuldayken başlamıştır.
- Kendine özgü sözcük ve cümleler kullanmıştır.
- Dilin olanaklarını zorlamıştır.
- Söz diziminde değiştirmelere gitmiştir. Kitap adları bile okuyucuyu yadırgatıcı niteliktedir.
- Şiirlerinde, aklın sınırlarını zorlayan, sürrealizmi çağrıştıran bir kurgu, karanlık bir bakış açısı vardır.
- Cemal Süreya, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan öğrenimlerini “parasız yatılı” olarak ve ancak devlet bursuyla tamamlayabilmişlerdir.
Ona Göre İkinci Yeni
Cemal Süreya, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan öğrenimlerini “parasız yatılı” olarak ve ancak devlet bursuyla tamamlayabilmişlerdir.
Ece Ayhan, İkinci Yeni’yi bu yüzden “parasız yatılılar” ya da “mülkiyeliler” hareketi olarak değerlendirir. II. Yeni’nin “sivil şiir”, “kara şiir”, “sıkı şiir” olarak isimlendirilmesini ister
- Şiiri, bir imgeler sanatı olarak görür.
- Düzyazı şiire de yönelir.
- Şiirde musikiyi mümkün olduğu kadar arka plana atmaya, hatta atonal müzik kuramından hareketle tamamen silmeye çalışır.
Şiirleri
- Kınar Hanım’ın Denizleri (1959),
- Bakışsız Bir Kedi Kara (1965),
- Ortodoksluklar (1968),
- Devlet ve Tabiat (1973),
- Yort Savul (Toplu Şiirler, 1977),
- Zambaklı Padişah (1981),
SEZAİ KARAKOÇ (22 Ocak 1933, Ergani, Diyarbakır)
Çocukluğu Ergani, Maden ve Dicle ilçelerinde geçen ve 1938 yılında Ergani’de 3 ay ilkokul öncesi ihtiyat sınıfına devam eden Sezai Karakoç, ilkokulu 1944’de Ergani’de bitirdi. Daha sonra Maraş Orta Okuluna parasız yatılı olarak kayıt oldu.
Karakoç geleneksel şiire de yaklaşır, ancak dili farklıdır. O, modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Poetikasını anlattığı ikinci yazı Soyutlama ile ilgilidir. Nitekim modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlar.
Yeniliği
Şiire soyutlama-diriliş aşamalarını getirmiştir. Onun şiiri metafizik bir şiirdir.
- İstanbul’da Diriliş Yayınları ve Diriliş Dergisi’ni kurdu.
- 1990 yılında “Güller Açan Gül Ağacı” amblemiyle Diriliş Partisi‘ni kurdu. Yedi yıl Partinin Genel Başkanlığını yürüttü. Ancak parti 19 Mart 1997’de 2 genel seçime girmediği için kapatıldı.
- 2006 yılında kültür bakanlığı özel ödülü ile ödüllendirildi. Bakanlığa, ödülün para kısmının kültür sanat işlerine harcanmasını, diğer kısmınınsa posta ile bildirdiği adrese yollanmasını rica ettiği bir mektup yolladı.
- 2007 yılında Yüce Diriliş Partisi’ni kurdu ve halen partinin genel başkanlık görevini yürütmektedir.
- 2007 yılının Nisan ayından beri her cumartesi akşamı, Yüce Diriliş Partisi İstanbul İl Başkanlığı’nda değerlendirme konuşmaları yapmaktadır. Bu konuşmalar partinin internet sitesinden canlı olarak yayınlanmaktadır.
Pergünt Üçgeni
- Sezai Karakoç, şairin genel çizgilerini, “pergünt üçgeni” dediği üç ilkeyle anlatır. Peer Gynt, Norveçli yazar Henrik İBSEN (1828-1906)’in en ünlü oyunlarından biridir. Karakoç, Pergünt’ün, hayatında bu ilkeleri yaşadığını belirtir ve bu ilkeleri şiire tatbik eder:
- Şair, Kendi Kendisi Olmalı: “Şairin kendi kendisi olabilmesinin biricik yolu, değişmek, başkalaşmaktır.”
- Şair, Kendine Yetmeli: “Eserinin tohumunu ve geliştirecek iklimini, şairin kendi varlığından alması anlamına gelir yeterlilik ilkesi. Yâni fildişi kuleyi biz dışına çeviriyoruz; evren şaire bir fildişi kule olmalı; şafakta kaybettiği güvercinleri, şair, bir ikindide bulabilmeli.”
- Şair, Kendinden Memnun Olmalı: “Eser´in şairini sevinçle titretmesi demek bu. Şair, eserini sevmeli. Onu okşamalı, ama yaramazlıklarına da göz yummamalı. Beğenmediği davranışlarını gücendirmeden ona anlatmalı onu kendini düzeltmeğe kandırmalı ve bunu da inandırmalı ona. “Beni andırıyor, ah, beni o” demeli.”
- Memnunluk ilkesinin temeli, sevinçtir. Yaşama sevinci değil “yaşatma sevinci”dir.
- Şiirlerinde İslami düşünceyi modern şiirdeki gerçeküstücülükle kaynaştırmıştır. Mistisizmden, evliya-enbiya kıssalarından yararlanmıştır.
Ödülleri
2006’da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”ne layık görüldü. 2011 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin edebiyat alındaki ödülü verildi.
Şiir
- ŞİİRLER I Hızırla Kırk Saat
- ŞİİRLER II Taha’nın Kitabı/Gül Muştusu
- ŞİİRLER III Körfez/ Şahdamar/Sesler
- ŞİİRLER IV Zamana Adanmış Sözler
- ŞİİRLER V Ayinler /Çeşmeler
- ŞİİRLER VI Leylâ ile Mecnun
- ŞİİRLER VII Ateş Dansı
- ŞİİRLER VIII Alın Yazısı Saati
- ŞİİRLER IX Monna Rosa(Aşk Ve Çileler)
- ŞİİRLER X Monna Rosa(Ölüm ve Çerçeveler)
- ŞİİRLER XI Monna Rosa (Pişmanlık ve Çileler)
- ŞİİRLER XII Ve Monna Rosa
- ŞİİRLER XIII Karayılan
Düşünce
- Ruhun Dirilişi
- Kıyamet Aşısı
- Çağ ve İlham I-II-III-IV
- İnsanlığın Dirilişi
- Diriliş Neslinin Âmentüsü
- Çağdaş Batı Düşüncesinden
- Çıkış Yolu I-II-III
İnceleme
- Yunus Emre
- Mehmed Âkif
- Mevlâna
Piyes
- Piyesler I
- Armağan
Hikâye
- HİKÂYELER I Meydan Ortaya Çıktığında
- HİKÂYELER II Portreler
Günlük yazılar
- Farklar
- Sütun
- Sûr
- Gün Saati
- Gür
Röportaj
- Tarihin Yol Ağzında
Belgesel
- Gün Doğmadan
ÜLKÜ TAMER (20 Şubat 1937, Gaziantep)
Yayıncılık, oyunculuk ve çevirmenlik yaptı ve 1950’li yıllarda ortaya çıkan İkinci Yeni şiir akımının önde gelen temsilcilerinden biri oldu. İkinci Yeni’ye, bu akımın ana karakteristikleri oluştuktan sonra dâhil olduğu halde, kendine özgü imge dünyası ve süssüz, sade söyleyişiyle dikkati çekti. Çoğunlukla keskin bir ironiyle örülmüş derin acıların ve beşeri trajedilerin dile geldiği şiirlerinde 1970’lerden sonra toplumsal duyarlıklar da öne çıktı.
İlk Şiiri
İlk şiiri 1954 yılında Avni Dökmeci’nin yönetimdeki Kaynak Dergisi’nde yayımlandı: “Dünyanın Bir Köşesinden Lucia”
Etkisi
Ayrıca Ahmet Kaya’nın Başkaldırıyorum albümünde seslendirdiği “Gül Dikeni”nin bestecisidir. Zülfü Livaneli´nin seslendirdiği “Memik Oğlan” türküsünün de söz yazarıdır.
Eserleri
- Ağıt
- Ben Sana Teşekkür Ederim
- Bruegel
- Düello
- Geceleyin
- Hançer
- Kışta Üşiyen Virgül
- Uyku
- Üşür Ölüm Bile
- Yazın Bittiği
- Yazmasında
Şiir kitapları
- Soğuk Otların Altında (1959)
- Gök Onları Yanıltmaz (1960)
- Ezra ile Gary (1962)
- Virgülün Başından Geçenler (1965)
- İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür (1966)
- Sıragöller (1974)
- Seçme Şiirler (1981)
- Yanardağın Üstündeki Kuş (1986, toplu şiirler)
Aldığı Ödül
Edith Hamilton‘dan Mitologya çevirisiyle TDK 1965 Çeviri Ödülü’nü kazandı.
Ayrıca
Ayrıca Harry Potter ve Felsefe Taşı kitabının
Öykü
- Alleben Öyküleri (1991 Yunus Nadi Öykü Armağanı)
- Çocukluğumdaki Bayramlar (Alleben Öyküleri)
Soru
Aşağıda verilen bilgilerden hangisi İkinci Yeni akımı için doğru bir bilgi değildir?
A) Anlam geriye atılmış, imge anlamdan üstün tutulmuştur.
B) Gerçeküstücülüğün etkisiyle akıl dışına yönelinmiştir ve “bilinçaltı” ön plandadır.
C) Şiirsel bir değer taşımayan kelimeleri şiirin malzemesi yapmaya çalışmışlardır. Bunun birinci yolu olarak günlük konuşma diline başvurmak olmuştur. Böylece Türk şiirinde, şiir dili ile günlük hayatın ögeleri birleştirilmiştir.
D) Şiirde ölçü ve uyağa önem vermemişler, musiki ve anlam zenginliğine önem vermişler ve serbest şiir anlayışını benimsemişlerdir.
E) Şiirde öyküleyici anlatım yolunu terk etmişlerdir. Konu ve olay şiirden atılmıştır.
Çözüm
Şiirsel olmayan kelimelerin ve halk dilinin şiire girmesi Garip akımında görülen bir özelliktir. İkinci Yeni şiirinde, günlük konuşmanın şiire sokulmasından öte anlaşılması zor imgeler şiir diline girerek anlamdan arınmaya çalışan bir şiir dili ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Diğer seçeneklerdeki bilgiler İkinci Yeni akımı için doğru bilgilerdir.
CEVAP: C.
Soru
İkinci Yeni’nin en yaşlı üyesidir. Hece vezniyle yazdığı şiirlerini ilk defa 1935’te kitaplaştırır. Sürekli denemelerle şiirin yapısını değiştirir. Zengin çağrışımlar, anlamsız ve yığın tesiri uyandıran ifadeler, İstanbul yorumları, tarihe olumsuz bakış şiirlerinden alınan ilk izlenimlerdir. “Güneşi Yakanların Selamı” (1935), “İstanbul Kitabı” (1980), “Deniz Etkisi” (1981), “Delta ve Çocuk” (1984) eserlerinden bazılarıdır.
Bu parçada tanıtılan sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) İlhan Berk B) Ercüment Uçar C) Sezai Karakoç D) Süreyya Berfe
Çözüm
İlhan Berk İkinci Yeni’nin en yaşlı üyesidir. Sürekli denemelerle şiirin yapısını değiştirir. İkinci Yeni’nin en yenilikçi şairidir. Sürekli değişimi, şiiri için ilke edinmiştir. Zengin çağrışımlar, anlamsız ve yığın tesiri uyandıran ifadeler, İstanbul yorumları, tarihe olumsuz bakış şiirlerinden alınan ilk izlenimlerdir. İstanbul kitabı ile 1980 yılında Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanmıştır. 1983’de Deniz Eskisi adlı kitabıyla, Yedi Tepe şiir Armağanı’nı kazanmıştır. Berk, 19 yaşındayken Güneşi Yakanların Selâmı adıyla kitaplaştırdığı şiirlerinde “hece vezni” kullanmakta ve o dönemin şiir anlayışına özgü bir karamsarlık taşımaktadır. Diğer seçenekteki isimler farklı özelliklere sahip şairlerdir.
Cevap: A
Faysal DAL