Paragrafta anlatım biçimleri paragrafın yazılış amacını belirler. Yani paragrafın niçin yazıldığını bildirir. Bir paragrafın hangi amaçla yazıldığını belirlemek için anlatım biçimlerini tanımaya ve bilmeye bağlıdır.
Bir Paragraf Dört Amaç Yazılabilir:
Açıklama
1.Amaç: Herhangi bir konu hakkında bilgi vermek.
Bunun için kullanılacak anlatım biçimi “Açıklama” dır.
Püf Noktası! Paragrafa “ Bu parçadan bilmediğim ne öğrendim?” sorusu sorularak yanıt aranır. Parçadan bilmediklerinizi öğrendiyseniz o parçada açıklama vardır.
Tartışma
2.Amaç: Kendi kanılarını okura inandırmak.
Eğer “Parçada hangi görüşlerim değişti?” sorusunun yanıtı varsa parça “tartışma” paragrafıdır.
Öyküleme
3.Amaç: Yaşadıklarını yer, zaman ve şahıs göstererek bir olayı ya da bir durumu anlatmak.
Eğer bir paragrafta “ Anlat bakalım ne oldu ?” sorusunun yanıtı varsa paragraf Öyküleme paragrafıdır. Öyküleyici anlatım biçiminde olay, bir zaman sırasına göre, birbirini izleyen eylemler halinde verilir. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
a) Sanatsal Öyküleme:
Okuyucuyu olay içinde yaşatmayı ve olaya ortak etmeyi amaçlar. Öykü ve roman gibi edebi türlere özgü olan bu öyküleme türünde olaylar canlı bir akış içinde verilir. Dil, öznel ve etkileyicidir.
b) Açıklayıcı Öyküleme:
Bilgilendirme, öğretme amaçlı öyküleme türüdür. Bir olayın, bir deneyin oluşumu anlatılırken, bir aracın işleyişi ya da bir işin yapılışı açıklanırken bu anlatım biçimi kullanılır. Olaylar, eylemler düz bir anlatımla verilir.
Betimleme
4.Amaç: Bu anlatım biçiminde Gördüklerini okurda izlenimler bırakarak anlatmak.
Eğer parçada bir eylemin ya da olayın nasıl olduğu anlatılıyorsa o paragrafta Betimleme vardır. Varlıklara görsellik kazandırarak anlatmaya ya da varlıkları somutlamaya denir.
Dikkat! Bir parçada “benzetme, kişileştirme, beş duyuya seslenen ayrıntı ve niteleyici sözcükler” varsa o parçada kesin betimleme vardır.
İzlenimsel – Sanatsal Betimleme:
Görsellikten çok, izlenim ve sezginin ağır bastığı betimleme türüdür. Varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirtme amaçlanır. İnsanların iç dünyasıyla tanıtıldığı, tavır ve davranışlarının ele alındığı ruhsal betimlemeler de bu türe girer. Özel ayrıntılar üzerinde durulur. Yazar, anlatımına duygu ve yorumlarını da katar. Benzetmelere, yinelemelere, düşsel ögelere ve mecazlı söyleyişlere başvurur. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI
Karşılaştırma
Varlıklar, olaylar, kavramlar ve aklımıza gelebilecek her şey arasında benzerlik ve farklılıktan yararlanarak kıyas yapmaya karşılaştırma denir.
- Ahmet de Mehmet gibi çok çalışıyordu.
- Ahmet Mehmet’ten daha çok çalışıyordu.
Püf Noktası! Karşılaştırma için “en, çok, göre, daha, denli, kadar…” gibi sözcüklere odaklanın!
Karşılaştırma üç biçimde yapılır
1) Benzerliklerden Yararlanarak
Varlık ya da kavramların yalnız benzeyen yönleri ele alınarak karşılaştırma yapılır.
Örnek: Andre Maurais’ya göre hikâye, romandan çok tiyatroya yakın bir türdür. Tiyatro gibi onun da sağlam bir çatıya, örgüye, becerikli bir sona, kısacası bir “perde”ye ihtiyacı vardır.
2) Karşıtlıklardan Yararlanarak
Varlık ya da kavramların yalnız karşıt yönleri ele alınarak karşılaştırmaya başvurulur.
“Süleyman Ömer’den daha sinirliydi.”
3) Kavramlar Arasında İlişki Kurarak
İki olay ya da iki durum arasındaki benzerlikten yararlanarak düşüncenin somutlaşması sağlanır.
Örnek: Hayvanlar da insanlar gibi bazı davranışlar sergiler.
Benzetme
Bir kavramı ya da varlığı diğeri gibi gösterme ya da düşündürmeye denir.
- Aşk da ateş gibidir. İkisi de yakar.
- Gelincikler bir küçük çocuk gibi el sallıyor.
Alıntı Yapma
Bir düşünceyi pekiştirmek için birinden bir söz almaya ya da bir yazıdan bir bölüm alıp yazısında kullanmaya denir. Bu söz ayet, hadis, ata sözü olabilir.
- Şiir derin bir iç çekiştir, der Haşim.(Alıntılama)
- Ağaç yaşken eğilir, der atalarımız. ( Alıntı )
Dikkat! Alıntı bir iddiayı ispatlamak için kullanılırsa aynı zamanda tanık gösterme olur.
Tanık Gösterme
Herhangi bir iddiayı pekiştirmek için o konuda uzman birinin görüşlerinden yararlanmaya denir.
İki şekilde yapılır:
1.Uzman kişinin sözü olduğu gibi alınabilir.
“Bir insanın son umutları gibidir şu sonbahar!” demiş bir yazar. Bu sözün içinde geçen yılların bütün anıları vardır. Derin bir acı, içten bir özleyiş…
2.Uzman kişinin düşüncesi dolaylı yoldan verilebilir.
Örnek: Yunus da ozanların halkın görüşünü yansıttığı görüşüne katılır.
Örnekleme
Bir açıklamayı, araştırmayı, tartışmayı desteklemek için başvurulan bir yöntemdir.
– Şiirimizi yabancı etkilerden uzak tutan kuşaklar da yok değil: Hececiler, Genç Kalemler…
Püf Noktası! Bir sözün örnekleme olup olmadığını anlamak için o sözün başında “örnek olarak, örneğin, misal olarak…” gibi sözlerin bulunması gerekir. Cümlede bu sözcükler yoksa bu sözcükleri bizim yakıştırmamız gerekir.
Dikkat! Örneklemeden önce mutlaka ya bir saptama ya da kişisel iddia vardır.
Tanımlama
Bir kavramın ne olduğunu belirlemeye denir. Tanım, “Neye denir ve nedir?” sorularının yanıtıdır. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
- Sevgi, sonsuzluk kapılarını açan bir anahtardır.
- Sokak, şairlerin yalnızlıklarını paylaştığı imgeye denir.
Dikkat! Tanım bir kavramın ne olduğunu belirler, ne olmadığını değil.
– Şiir kendinden geçme sanatı değildir. (Bu cümle tanım cümlesi değil.)
Abartma
Bir kavramı olduğundan büyük ya da küçük göstermeye denir.
– Sinek kartalı kanatlarından tutup yere vuruyordu.
Kişileştirme
İnsan dışındaki kavramları insan gibi düşündürmeye denir.
– Serçeler bile bayramlaşıyor ama kapımda tık yok. Allah’ım bu ne koyu yalnızlık!
Karşıtlık
Aykırı düşünce ve sözcüklerin bir kavramda toplanmasına denir. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
Örnek:
-Dizelerinde avazı çıktığı kadar susması bundan.Bu suskunluk, okur için bir sağaltım süreci aynı zamanda.
Nesnellik
Yorum ve kişisel görüş içermeyen yargılara denir. Nesnel yargı, kanıtlanabilir yargıdır.
- Dünden beri yağmur yağıyor. (nesnel)
- Kitabın son sayfası yırtıktı. (nesnel)
Öznellik
Yorum içeren, kişisel kanılara dayanan yargılardır. Öznel yargı, kanıtlanamaz yargıdır.
- Bu çocuğu çok sevdim. (öznel)
- Romanın anlatımı yoğundu. (öznel)
Parçada yazar daha ilk cümlede sözünü ettiği yazarla ilgili öznel görüşlerini paylaşıyor.
Kanı Nedir?
Görüş ve düşüncelere kanı denir. Kanıların tamamı özneldir.
İzlenim
İzlenim, bir nesnenin ya da durumun duyular yoluyla insan üzerinde bıraktığı etki, intiba.
Üslup
Bir işin nasıl yapıldığı ile ilgili yargılara denir. Edebi metinlerde daha çok bir yazının anlatımının nasıl olduğunu bildiren yargılardır. Yani yazının dilsel özelliklerini ele alan yargılara denir.
Sayıp Dökme
(Söz sanatı terimi) Bir işin türlü hallerini, bir şeyin bütün parçalarını zihne çarpacak şekilde art arda sıralayıp söyleme. “İmgeler zenginiydi bu kent. Boğaziçi, erguvanlar, Galata Köprüsü, balıkçılar, martılar, vapurlar, İstiklal Caddesi kentin gürültüsü…” yargısında sayıp dökme vardır. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
Sözde Soru
Biçim yönünden soru özellikli olduğu hâlde soru sormak, cevap istemek amacıyla kullanılmayan cümledir. Bu cümleler çoklukla bir duyguyu vermek amacıyla kurulur.
- Kendi kadrini bilmeyen, dostun kıymetini nereden bilsin?
- Kim yemez bu yemeği?
- Ne parası, kuruş almadık kendisinden?
- Onun, gençliğinde ne yaman güreştiğini bilmez miyim?
- Sana hiç hediye almaz olur muyum?
- Sizinle gelmeyi nasıl istemem?
İki Tür Soru Cümlesi Var:
- 1. Kendi kendimize sorduğumuz sorular
- – Benim mi dünyam karardı?
- (Bunlara sözde soru cümlesi denir).
- 2. Başkasına sorduğumuz sorular
- – Arkadaşlar, bu kitaplar benim mi?
- (Bunlara gerçek soru cümlesi denir.)
Nitelendirme
Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özelliktir. Niteleme için niteleme sıfatı veya durum zarfı aranmalıdır.
Sıcak bir haziran sabahı terli terli oturuyorum balkonumda.
Kanıtlama
Anlatılanları kanıt göstererek ispatlama.
Dikkat! Kanıtlama için sayısal veriler, alıntılar, tanıklar önemlidir.
Sayısal Veriler
Herhangi bir saptama (araştırma) veya bir iddiayı delillendirmek için başvurulan bir düşünceyi geliştirme yoludur. Sayısal veri tek de olabilir birden çok da olabilir.
Örnek:
- Türkiye’de her 10 kişiden biri düzenli olarak dişin fırçalamaktadır.(tek veri)
- Türkiye’de kitap okurlarının %20si Bursa %30u İzmir %18i İstanbul’da bulunmaktadır.(çok veri)
İlişki Kurma
İki kavram arasındaki ilgiden üçüncü bir hüküm çıkarma durumudur. Bir olayın ya da olgunun kendisine benzeyen bir başka olaya bağlanarak anlatılmasına ilişki kurma denir.
Örnek:
Ben, hasta ruhları ve sinirli insanları daima yüzlerinin tebessümlü olup olmamasıyla teşhis ederim. Sinirli adamların yüzleri gülmez. Tebessümden mahrum bir çehre gördüğüm (bilgi yelpazesi.net) zaman, derhal bunun bir sinir hastasına ait olduğunu anlarım. Tebessüm, ruhun sağlamlığı kadar, saadetin de müjdecisidir.
Dolaylı Anlatım
Alıntılanmak istenen ifadelerin olduğu gibi değil ikinci kişinin ağzından aktarılmasına denir. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
Örnekler:
- Buraların daha önce temiz olduğunu söylerdi.
- Ona göre hayat gerçekten zormuş.
- Belediye yolların yarın kapalı olacağını açıklamış.
Duyusal Anlatım
Beş duyudan yararlanarak anlatılanları somutlaştırmaya duyusal anlatım denir. Görme, işitme, dokunma, tatma ve koklama duyularına seslenen ayrıntılar olmalıdır.
Birinci Kişili Anlatım
Birinci teki veya birinci çoğul kişinin ağzından anlatıma denir.
“Benim de mi saçlarım ağaracaktı, ben yapayalnız kalacaktım böyle?”
Yineleme
Aynı kelimenin tekrar edilerek metinde sok sık kullanılmasına yineleme denir.
Yine bana gel Yana yana yine beni sev Hadi beni yine sev Beni deli deli sev Beni yine yeni yeni Yine yeni yeniden sev
İkileme
Aralarında belli bir ses düzeni bulunan, biçim ve anlamca birbiriyle ilişkili aynı, yakın ya da zıt anlamlı iki veya daha çok kelimenin bir tek kelime gibi anlam göstermek üzere yan yana gelmesi ile oluşturulan kelime grubu: birer birer, delik deşik, köşe bucak, yalvarıp yakarmak, yorgun argın, düğün dernek, hısım akraba vb. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
Aynı Kelimenin Tekrarı İle Kurulanlar: birer birer, teker teker, mışıl mışıl, dinleye dinleye, dura dura, bekleye bekleye, göre göre vb.
Eş Veya Yakın Anlamlı Kelimelerle Kurulanlar: ev bark, belli başlı, bitip tükenmek, delik deşik, doğru dürüst, köşe bucak, yalvarıp yakarmak, düğün dernek, yalan yanlış, soy sop vb.
Zıt Anlamlı Kelimelerle Kurulanlar: bata çıka, düşe kalka, yaza çize, doğru yanlış, iyi kötü, az çok, üst baş, analı babalı, karı koca, yaz kış vb.
Aynı Kelimenin Ön Sesinin Değiştirilerek Tekrarlanması İle Kurulanlar: ayak mayak, güzel müzel, yaka maka, kutlu mutlu, çeyiz meyiz, sandık mandık vb.
Ad Aktarması
Bir Sözcüğün benzetme amacı olmadan başka bir kavram yerine kullanılmasına denir.
- -Evi gelecek hafta taşıyoruz. (Evin eşyalarını)
- -Sokağın ilk girişindeki apartmanda oturuyorum. (Apartmanın dairesi)
- -Düşük bir maaşla beş canı besliyor. (İnsan)
- -Biz Yahya Kemal’ i okuyarak yetiştik. (Romanını)
- – Törende bütün kasaba meydanda toplanmıştı. (Kasaba halkı)
- -Batı’nın tavrını anlamak güç. (Avrupa ülkeleri)
- -Bardağını bitir de sana çay doldurayım. (Çayını bitir)
Düşsel Öge
- Gerçekte olması muhtemel olmayan anlatımlardır.
- Kadın çocukluğunun sıcacık battaniyesine sarılmıştı. (Düşsel Öge)
- Parçada geçen “kentin insanlara en güzel deniz manzarası sunması” düşsel ögedir.
Devrik Cümle
Yüklemi sonda olmayan cümleye devrik cümle denir. Parçanın kimi cümlelerinde yüklem sonda olmadığı için devrik cümle örneklendirilmiştir.
Mecazlı Anlatım
Bir sözcüğün ya da sözün gerçek anlamından çıkarak soyut anlamda kullanılmasına denir.
Bakış Açıları
Anlatıcı: Masalı, efsaneyi, hikayeyi, romanı okuyucu/ dinleyici durumundaki bizlere anlatan varlıktır. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
Bakış Açısı: Herhangi bir varlık, olay ve insan karşısında, sahip olduğumuz dünya görüşü, hayat tecrübesi, kültür, yaş, meslek, cinsiyet, ruh hali ve yere göre aldığımız algılama, idrak etme ve yargılama tavrıdır.
Anlatımda Bakış Açıları ve Anlatıcı Türleri Şunlardır:
1) Hakim Bakış Açılı Üçüncü Tekil (O) Anlatıcı (İlahi = Tanrısal bakış açısı):
Kahramanların gönlü veya kafasından geçenleri okumaya kadar uzanır. Üçüncü tekil şahıs ağzıyla konuşur. Yazarın dilini kullanır ve bu sebeple ona “yazar-anlatıcı” da denilir.
2) Kahraman Bakış Açılı Birinci Tekil (Ben) Anlatıcı:
Kahramanlardan birisidir. Kahraman anlatıcının söz konusu olduğu roman ve hikâyeler, çoğunlukla “otobiyografik” karakterlidir.
3) Gözlemci Bakış Açılı (Ben veya O) Anlatıcı:
Anlatıcı çevresindekileri sadece gözlemekle yetinir. İkinci aşamada da gözlemlerini adeta bir tarafsızlığı ile okuyucuya aktarır. Anlatıcı bir “yansıtıcı” konumundadır.
4) Çoğulcu Bakış Açısı ve Anlatıcıları:
Anlatıcılardan iki veya daha fazlasının aynı eserde kullanılması tarzıdır.
ANLATIM NİTELİKLERİ
Açıklık
Anlamın tek ve net olduğu anlatımdır.. Açık anlatımdan birden çok yorum çıkmaz, herkes aynı şeyi anlar. Açıklığın olmadığı anlatımda belirsizlik olur.
Duruluk
Anlatımda, gereksiz sözcüğün bulunmamasıdır. Güzel ve etkili bir anlatımda gereksiz ek veya söz tekrarlarına yer verilmez. Bir yargıda gereksiz sözcük ve ekler varsa anlatım bozukluğu oluşur.
Yalınlık(Düz Anlatım)
Anlatımın süsten (söz sanatları, ağır sözcükler ve özenli uzun cümlelerden) uzak olmasıdır. Karşıtı süslülüktür yani mecazlılıkır. Yalın anlatım sade anlatımdır.
Akıcılık(Rahat Telaffuz)
Akıcılık, anlatımın pürüzsüz olması, hiçbir engele uğramadan akıp gitmesi demektir. Söyleyişi rahat sözcüklerden oluşmuş anlatımdır. Zor telaffuz edilir sözcüklerden oluşmuş anlatım akıcı değildir.
Doğallık(Kendiliğindenlik)
Anlatımın zorlamalardan, yapmacıklıktan uzak olarak, içten bir anlatımla samimi bir şekilde yapılmasıdır. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
Özgünlük(Kendincelik)
Anlatımın veya düşüncelerin başka bir anlatıma veya düşünceye benzememesi, hiçbir yapıtı veya düşünceyi taklit etmemesidir. Özgünlüğün zıddı öykünmeciliktir. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
Yoğunluk
Az sözle çok şey anlatmaktır. Anlatım söz yığınından uzak, özet bir nitelik taşır. Özlülüğün ustaca kullanımı yoğunluk ve derinliği de beraberinde getirir. Böylece anlatım okura yeni anlamlar düşündürür, çok şey anlatır. Özdeyişler ve atasözleri özlü sözlerdir.
Sürükleyicilik
Bir yazının konusunun ilginç ve merak edici olmasıdır. Özellikle macera ve polisiye romanlar ve öykülerde bu anlatım özelliği olması beklenir. Anlatım Biçimleri bir yazının bel kemiğidir.
Etkileyicilik
Bir yazının okurun duygu ve düşüncelerini değiştirmesidir.