Take a fresh look at your lifestyle.

“Tevhid, Tefekkür ve Sorumluluk: Kur’an’ın İdeal İnsan Tasarımı”

56

Sizin ilahınız bir tek ilahtır. O’ndan başka ilah yoktur. O, Rahmeti Bol ve Kesintisiz Olan’dır.

Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbirlerini ardı sıra takip etmesinde; insanların yararlanmaları için denizde yüzen gemilerde, Allah’ın gökten indirip, onunla ölü toprağa hayat vererek, orada her türlü canlının yaşamasını sağladığı suda, rüzgarın yönlendirilmesinde, emre hazır bulutların yer ile gök arasında hareket ettirilmesinde aklını kullanan bir halk için birçok kanıt vardır.(Bakara 163 – 164)

Bu ayetlerle Allah, Mekke toplumunun neyin farkına varmalarını istiyor? Onlara tam olarak ne söylüyor?

Harika bir soru. Çünkü bu ayeti yalnızca bugünkü bilimsel verilerle değil, indirildiği dönemin bağlamı ve Kur’an’ın bütünsel mesajı içinde anlamlandırmak, ayetin derinliğini kavramak açısından çok kıymetli.


I. Mekke Toplumunun Zihinsel Arka Planı

Mekke toplumu:

  • Çoktanrıcı (müşrik) bir dünya görüşüne sahipti.
  • Doğal olayları putlar, cinler ya da farklı ilahî güçlerin müdahalesiyle açıklıyordu.
  • Kur’an’ın “ayet” dediği doğa işaretlerini kutsal bir düzenin parçaları olarak değil, rastlantıların veya tanrıların oyunu olarak görüyordu.
  • Bu toplumda zengin-fakir ayrımı, güç ve servet tapınması çok yaygındı.

II. Ayetin Mekke Toplumuna Mesajı Nedir?

1. Gözlerinizi Göğe Kaldırın, Düşünün!

“Göklerin ve yerin yaratılışında…”

Mesaj:
Mekkeliler için gökyüzü büyülü bir alan, yıldızlar ise kehanetin aracıdır. Bu ayet onlara diyor ki:
“Yıldızlarda fal değil, düzen var. Bu düzenin arkasında kudretli bir Tek Varlık var. Düşün!”

2. Evrenin Yasaları Tesadüf Değil, Akıllı Bir Düzenin Ürünü

“Gece ile gündüzün birbirini takip etmesinde…”

Mesaj:
Gecenin ve gündüzün ardı ardına gelişindeki sistematiklik, müşriklerin inandığı gibi birden çok ilahın kaprislerinin değil, tek bir Rabbin sabit yasalarının eseridir.

3. İnsana Sunulan Nimetlerde Tevhid’i Görün

“Denizde yüzen gemiler, yağmurla dirilen toprak, rüzgar, bulut…”

Mesaj:
Bütün bu doğa olayları, insanın hayatını sürdürebilmesi için birbiriyle ahenk içinde çalışmaktadır. Müşriklerin sandığı gibi, her nimetin ayrı bir tanrısı yoktur.
Bunların tamamı Tek bir İlahın iradesiyle işler.
Bu düzen şirk değil, tevhid mesajı taşır.

4. Aklet! Tefekkür Et! Sorgula!

“…aklını kullanan bir topluluk için birçok ayet vardır.”

Mesaj:
Kur’an burada sadece bilgi vermez. Zihinsel bir devrim çağrısı yapar.
İnanmak için mucize isteme!
Bakmayı ve düşünmeyi öğren!
Evrenin kendisi zaten bir mucizedir.


III. Kur’an Bağlamında Bu Ayetin Temel Amaçları

1. Tevhid Öğretisini Tesis Etmek

Bu ayet, Kur’an’ın en temel mesajı olan Tevhid’i (Allah’ın birliği) ispatlayan bir “kozmik mantık zinciri” kurar.

2. Doğa ile Vahiy Arasındaki İlişkiyi Göstermek

Kur’an’da “ayet” hem doğa olayları için hem de Kur’an’ın ayetleri için kullanılır. Yani:

  • Vahiysel ayetler ve
  • Doğadaki ayetler,
    aynı kaynaktan, Allah’tandır.
    İkisi arasında çelişki yoktur, hatta biri diğerini teyit eder.

3. Toplumsal ve Zihinsel Dönüşüm Çağrısı

Bu ayet, sadece metafizik bir düşünce değil, Mekke toplumunun zihinsel dönüşümüne çağrıdır.
“Artık soyut putlara değil; somut işaretlere, akla ve gözleme dayalı bir imana yönelin.”


SONUÇ

Bu ayet:

  • Tevhid’i,
  • Aklı kullanmayı,
  • Doğayı ibretle izlemeyi,
  • Putperest zihniyetten çıkmayı,
  • Vahiy ile kainat arasında bağ kurmayı
    öğütleyen güçlü bir zihinsel devrim çağrısıdır.

Bu ayetten hareketle Allah nasıl bir insan modeli istiyor?

Muhteşem bir soru daha. Çünkü Kur’an’da ayetler sadece bilgi vermek için değil, insan inşa etmek içindir. Bakara Suresi 164. ayetten hareketle Allah’ın nasıl bir insan modeli istediğini üç ana eksende açıklayabiliriz:


I. Akleden, Düşünen, Sorgulayan İnsan

“…aklını kullanan bir topluluk için birçok ayet vardır.”

Allah’ın istediği insan modeli:

  • Eleştirel düşünen: Sadece geleneklere körü körüne bağlı kalmaz.
  • Sorgulayan: Gördüğü doğa olaylarında “Bu neden böyle işliyor?” diye düşünür.
  • Delil arayan: İnancını taklitle değil, gözlem ve akıl yürütmeyle temellendirir.
  • Fiziksel evrende hakikatin izlerini süren: Bilimle, doğayla, evrenle ilgilenir; bunları Allah’ın mesajının parçaları olarak görür.

Bu, Kur’an’da “ulü’l-elbâb” (derin anlayış sahipleri) olarak övülen insan tipidir.


II. Tevhid Bilinciyle Yaşayan İnsan

Ayetin temel vurgusu şudur:
Bütün bu evrensel düzende çokluk yok, birlik vardır.

Allah’ın istediği insan modeli:

  • Şirkten arınmış: Hayatını Allah dışında hiçbir otoriteye, güce ya da putlaştırılmış değere bağlamaz.
  • Hayatın bütün alanlarında Allah merkezli bir bilinç geliştirir.
    Sadece inançta değil, ekonomide, ilişkilerde, tabiatla ilişkide de Tevhid eksenlidir.

Bu, Kur’an’da “hanîf” olarak tanımlanan, yani içtenlikle yalnız Allah’a yönelen insan tipidir.


III. Nimetlerin Farkında Olan, Şükreden ve Sorumluluk Alan İnsan

Ayet, Allah’ın sunduğu nimetleri tek tek sayarak farkındalık ve şükür bilinci inşa eder.

Allah’ın istediği insan modeli:

  • Şükreden: Sadece sözle değil, nimetleri bilinçli ve sorumlu bir şekilde kullanan kişidir.
  • Tüketen değil, koruyan: Yağmuru, rüzgarı, denizi nimet olarak görüp bunlara zarar vermez. Ekolojik dengeyi gözetir.
  • Sorumluluk duyan: “Allah bu nimetleri bana emanet etti” diyerek yaşamaya başlar.

Bu, Kur’an’da “şâkir” (şükreden) ve “emin” (güvenilir) insan modeliyle özdeşleşir.


Sonuç: Allah’ın İstediği İnsan Modeli

Bu ayetten yola çıkarak Allah’ın istediği insan şunları temsil eder:

Akleden, tevhid bilincine sahip, şükreden ve sorumluluk sahibi.


Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.