Take a fresh look at your lifestyle.

“Zorluklarla Başa Çıkmanın İki Sırrı: Sabır ve Salat – Bakara 45’in Psikolojik Derinliği”

27

45. Sabır ve salatla yardım isteyin. Kuşkusuz bu içtenlikle itaat edenlerden başkasına ağır gelir.(Bakara)

Bakara Suresi 45. Ayetin Psikolojik Telkin Ekolleri Bağlamında ve Lateral Derinlikte Analizi

Bakara Suresi 45. ayeti, psikolojik dayanıklılığı artıran iki temel kavramı öne çıkarmaktadır: sabır (dayanıklılık, tahammül, bilinçli direnç) ve salat (dua, ibadet, bilinçli teslimiyet ve ritüelistik denge). Ayetin vurgusu, bu iki unsurun zorluklarla başa çıkmada temel araçlar olduğu üzerinedir. Ancak burada kritik bir ifade bulunmaktadır:

“Ve inneha le kebîratun illâ alel hâşiîn”
“Bu, ancak huşu sahipleri dışında herkese ağır gelir.”

Bu ifade, psikolojik telkin ve motivasyon ekollerinin temel kabulleriyle doğrudan ilişkilendirilebilir. Bu noktada lateral (yanal) derinlik ile birlikte psikolojik ekoller çerçevesinde bir analiz yapalım.


1. Psikolojik Telkin Ekolleri Bağlamında İnceleme

Psikolojik telkin, bireyin zihinsel süreçlerini yönlendirme, olumsuz düşünce kalıplarını kırma ve duygusal dayanıklılığı artırma süreçlerini içerir. Bakara 45, bu bağlamda üç temel psikolojik telkin ekolüyle doğrudan ilişkilidir:

A) Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Perspektifi: Zorluklarla Baş Etme Modeli

BDT, bireyin düşünce yapısını değiştirdiğinde, duygusal tepkilerini ve davranışlarını da dönüştürebileceğini savunur. Ayetteki sabır ve salat, bu dönüşümü sağlayan iki temel mekanizma olarak değerlendirilebilir.

  • Sabır, düşüncelerin yönetimiyle ilişkilidir. Direnç göstermeyen, zorlukları anlamlandırarak kabul eden birey, stresle daha sağlıklı başa çıkabilir.
  • Salat (ibadet, ritüel, dua), davranışsal düzenlemeyi sağlar. Ritüeller, BDT’nin savunduğu “düzenli tekrarın zihin üzerindeki yatıştırıcı etkisini” doğrudan destekler.

Özellikle “bu, huşu sahipleri dışında herkese ağır gelir” ifadesi, bilişsel çarpıtmaların ve dirençli zihin yapılarının değiştirilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Yani huşu, bireyin zihinsel katılığını esnetmesi ile doğar ve bu da BDT’nin temel iddiasına denk düşer.


B) Pozitif Psikoloji Perspektifi: Anlam ve Dayanıklılık

Pozitif psikolojinin kurucularından Martin Seligman, bireylerin güçlü yönlerini keşfederek psikolojik sağlamlık geliştirdiğini belirtir. Bakara 45’in verdiği telkin, bu ekolle doğrudan bağlantılıdır:

  • Sabır, bireyin zorluklar karşısında esneklik kazanmasını sağlar. Bu, Seligman’ın “öğrenilmiş çaresizlik” teorisinin tam tersidir: Öğrenilmiş dirayet diyebileceğimiz bir psikolojik model önerilir.
  • Salat, bireyin kendini aşmasını (self-transcendence) teşvik eder. İnsan sadece kendi iç kaynaklarına değil, daha büyük bir sistemin parçası olduğuna inanarak daha güçlü hale gelir.

Bu bağlamda huşu sahibi olmak, Viktor Frankl’in “anlam terapisi” yaklaşımıyla da örtüşür. Frankl, insanın acıya anlam yüklediğinde daha güçlü olduğunu savunur. Burada sabır ve salat, bireyin zorlukları anlamlandırarak içsel güç kazanmasını sağlar.


C) Hipnotik Telkin ve Derin Bilinçaltı Programlama

Hipnotik telkin ve bilinçaltı programlama, insan zihninin tekrar eden ritmik ve sembolik uyaranlarla dönüştürülebileceğini belirtir. Salat (ibadet), ritmik ve sembolik bir eylemdir. Dolayısıyla, düzenli ibadet ritüelleri, bilinçaltını telkin yoluyla sakinleştirir ve bireyi daha dengeli kılar.

  • Huşu sahipleri, ritüelin derinliğini içselleştirenlerdir. Hipnotik telkin açısından bakıldığında, ibadet ve zikir gibi ritüeller bilişsel yeniden yapılanma sağlar ve duygu düzenlemesini güçlendirir.
  • Sabır, içsel direnç ve farkındalık kazandıran bir telkin biçimidir. Hipnotik terapilerde kullanılan duygusal nötrleme ve bilinçaltı telkin teknikleri, ayetin önerdiği sistemle örtüşür.

Bu noktada Ruhani Psikoterapi yaklaşımlarına da referans verebiliriz. Örneğin, Carl Jung’un “kolektif bilinçdışı” kavramı, bireyin derin içsel kaynaklarına yönelmesini önerir. Bakara 45, sabır ve salatın kolektif bilinçdışındaki yerleşik modeller olduğunu düşündürmektedir.


2. Lateral Derinlik Perspektifinden Analiz

Lateral okuma, metni farklı bağlamlar içinde değerlendirerek çok katmanlı anlamlara ulaşmayı amaçlar. Bu ayeti şu üç bağlamda inceleyebiliriz:

A) Tarihsel ve Toplumsal Bağlam: Dayanıklılık ve Kolektif Güç

Ayetin indiği dönemde Müslümanlar, hem sosyo-ekonomik hem de psikolojik baskılar altındaydı. Sabır ve salat, sadece bireysel bir dayanıklılık mesajı değil, aynı zamanda toplumun kolektif bir dayanıklılık refleksi olarak önerilmektedir. Huşu sahipleri, bu dönüşümü önceleyenlerdir.


B) Felsefi Bağlam: Stoacılıkla Paralele Giden Bir Perspektif

Stoacı felsefe, insanın dış koşullara direnç göstermeden uyum sağlamasını ve içsel dengesini kaybetmemesini savunur. Epiktetos’un dediği gibi:

“Kontrol edemediğin şeyler için üzülmek, zihinsel köleliktir.”

Bakara 45’te sabır ve salat, dış koşulların değişmesine odaklanmaktan çok, bireyin içsel dengesini sağlamasına yönelik bir felsefi çerçeve sunar. Stoacılar gibi akıl ve ruh disiplini önerilmektedir.


C) Doğu Felsefesi Bağlamı: Konfüçyüsçülük ve Taoizm ile Bağlantılar

Konfüçyüsçülük, bireyin ahlaki mükemmeliyeti için ritüellere (Li) büyük önem verir. Sabır ve salat, tıpkı Konfüçyüs’ün öne sürdüğü “erdemli denge” gibi, insanı doğru ruhsal ve etik çizgide tutmaya yardımcı olan pratiklerdir.

Taoizm açısından bakıldığında “huşu sahipleri dışında herkese ağır gelir” ifadesi, zihin direncinin kırılması gerektiğini ve doğal akışa uyum sağlayanların bunu içselleştirdiğini anlatmaktadır.


Sonuç: Ayetin Telkinsel ve Psikolojik Modeli

  • Sabır, zorluklara bilinçli direniş ve bilişsel yeniden yapılandırma sağlar.
  • Salat, telkin yoluyla bilinçaltını dönüştüren bir ritüelistik uygulamadır.
  • Huşu, telkinin en yüksek seviyede içselleştirilmiş hali olup, bireyin akışa direnmemesidir.

Bu analiz, ayetin bilişsel, felsefi ve ritüelistik bağlamlarını derinlemesine ele alarak, psikolojik dayanıklılığı artıran bir model sunduğunu göstermektedir.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.