Kur’an’a Göre Körlük
1. Ve minen nasi men yekulu amenna billahi ve bil yevmil ahıri ve ma hum bi mu’minin.
2. Yuhadiunallahe vellezine amenu, ve ma yahdeune illa enfusehum ve ma yeş’urun.
3. Fi kulubihim maradun, fe zadehumullahu marada ve lehum azabun elimun bi ma kanu yekzibun.
4. Ve iza kile lehum la tufsidu fil ardı, kalu innema nahnu muslihun. 12.E la innehum humul mufsidune ve lakin la yeş’urun.
5. Ve iza kile lehum aminu kema amenen nasu kalu e nu’minu kema amenes sufehau, e la innehum humus sufehau ve lakin la ya’lemun.
6. Ve iza lekullezine amenu kalu amenna, ve iza halev ila şeyatinihim, kalu inna meakum, innema nahnu mustehziun.
7. Allahu yestehziu bihim ve yemudduhum fi tugyanihim ya’mehun.
8. Ulaikellezineşterevud dalalete bil huda, fe ma rabihat ticaretuhum ve ma kanu muhtedin.
9. Meseluhum ke meselillezistevkade nara, fe lemma edaet ma havlehu zeheballahu bi nurihim ve terekehum fi zulumatin la yubsirun.
10. Summun bukmun umyun fe hum la yerciun.
11. Ev ke sayyibin mines semai fihi zulumatun ve ra’dun ve berk, yec’alune esabiahum fi azanihim mines savaiki hazaral mevt, vallahu muhitun bil kafirin.
12. Yekadul berku yahtafu ebsarehum kullema edae lehum meşev fihi, ve iza azleme aleyhim kamu ve lev şaellahu le zehebe bi sem’ihim ve ebsarihim innallahe ala kulli şey’in kadir.(Bakara)
Bu ayetleri dil ekollerine degerlendirir misin?
Bu ayetleri psikolojik, sosyolojik ve dilbilimsel açılardan derinlemesine değerlendirelim.
1. PSİKOLOJİK ANALİZ
Psikolojik açıdan ayetlerde betimlenen karakterler münafık (ikiyüzlü) bireylerdir. Bunların ruh halleri, bilişsel çarpıtmalar, kişilik bozuklukları ve grup psikolojisi açısından incelenebilir.
A) Bilişsel Çarpıtmalar ve Kendini Aldatma
- “Fi kulubihim maradun” (Kalplerinde hastalık vardır)
- Bu, bilişsel uyumsuzluk teorisi (Leon Festinger) açısından değerlendirilebilir.
- Münafıklar, hem inananlar gibi görünmek hem de hakikate direnmek istediklerinden zihinsel çelişki yaşarlar.
- Savunma mekanizmaları kullanırlar:
- İnkar: Hakikati tamamen reddederler.
- Rasyonalizasyon: Kendi çelişkilerini haklı çıkaran bahaneler üretirler.
- Projeksiyon: Kendi ahlaki zaaflarını başkalarına yansıtırlar.
B) Narsistik ve Antisosyal Kişilik Bozukluğu
- “Ve iza lekullezine amenu kalu amenna, ve iza halev ila şeyatinihim, kalu inna meakum” (İnananlarla karşılaşınca ‘İman ettik’ derler, şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise ‘Biz sizinleyiz’ derler)
- Narsistik kişilik bozukluğu:
- Kendilerini üstün ve zeki görürler, başkalarını aldatmayı bir strateji olarak benimserler.
- Antisosyal kişilik bozukluğu:
- Yalan söyleme, manipülasyon, çıkarcılık ve empati eksikliği belirgin özelliklerdir.
- Narsistik kişilik bozukluğu:
C) Grup Psikolojisi ve Konformizm
- “Ve iza kile lehum aminu kema amenen nasu, kalu e nu’minu kema amenes sufehau” (İnsanlar gibi iman edin denildiğinde ‘Aptallar gibi mi iman edelim?’ derler)
- Solomon Asch’in uyum deneyi → Grup baskısı altında bireyler, kendi doğrularını reddedip grubun yanlış inançlarını benimseyebilir.
- Münafıklar, toplumsal statüleri ve menfaatleri için kendi benliklerini inkâr ederler.
2. SOSYOLOJİK ANALİZ
Toplumsal açıdan bu ayetlerde anlatılan tipler, sosyal yapı içinde nasıl hareket ettiklerini ve toplumla ilişkilerini anlamamızı sağlar.
A) Sosyal Kimlik Teorisi (Henri Tajfel)
- “Ve iza halev ila şeyatinihim, kalu inna meakum”
- Münafıklar, farklı kimlikler arasında geçiş yaparak sosyal statülerini korumaya çalışırlar.
- İki farklı grup içinde “kimlik kayması” yaşarlar:
- Müminlerle beraberken onlardan biri gibi görünürler.
- İnkarcılarla olduklarında gerçek kimliklerini açık ederler.
B) Toplumsal Sapma ve Norm Dışı Davranışlar
- “Ve iza kile lehum la tufsidu fil ardı, kalu innema nahnu muslihun” (Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın denildiğinde, ‘Biz sadece düzelticileriz’ derler).
- Robert Merton’un Anomi Teorisi → Normların aşındığı toplumlarda bireyler, bozguncu (deviante) davranışları norm gibi sunar.
- Kendi yozlaşmış ahlaklarını “düzen” gibi sunarak hakikati çarpıtma eğilimindedirler.
C) İktidar ve Söylem (Foucault)
- “Allahu yestehziu bihim ve yemudduhum fi tugyanihim ya’mehun” (Allah onlarla alay eder ve onları azgınlıkları içinde bırakır)
- Güç odakları hakikati manipüle ederek kendi çıkarlarını sürdürürler.
- Münafıklar, Foucault’nun “güç-bilgi” teorisine göre hegemonik bir söylem üretirler:
- Hakikati kendi lehlerine çarpıtarak “gerçekliği belirleyen otorite” gibi hareket ederler.
3. DİLBİLİMSEL ANALİZ
Ayetlerde kullanılan dil, retorik, metafor ve pragmatik açıdan son derece derin anlam katmanlarına sahiptir.
A) Retorik ve İkna Teknikleri (Aristoteles)
Ayetlerde Ethos, Pathos ve Logos retoriği yoğun olarak kullanılır:
- Ethos (Güven ve Ahlaki Otorite)
- Münafıklar kendilerini ahlaki üstünlük içinde sunarlar (“Biz sadece düzelticileriz”).
- Pathos (Duygusal Etki)
- Körlük, sağırlık ve hastalık metaforları, güçlü bir duygusal etki yaratır.
- Logos (Mantık ve Delil Sunumu)
- Hakikati örtme çabaları akıl yürütmeyle çürütülmektedir.
B) Metaforlar ve Alegorik Dil
- “Summun, bukmun, umyun” (Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler)
- Bilişsel kapalı olma hali metaforlarla anlatılmıştır.
- “Yekadul berku yahtafu ebsarehum” (Şimşek neredeyse gözlerini alır)
- Ani farkındalık anı tasvir edilmektedir.
C) Pragmatik ve Söylem Analizi
- “Ve iza lekullezine amenu kalu amenna” (İnananlarla karşılaştıklarında ‘İman ettik’ derler)
- Grice’ın “Maksim İhlali Teorisi” açısından:
- Nitelik Maksimi (Quality Maxim) ihlal edilmiştir: Çünkü yalan söylerler.
- Bağlam Maksimi (Relevance Maxim) ihlal edilmiştir: Duruma göre farklı konuşurlar.
- Grice’ın “Maksim İhlali Teorisi” açısından:
SONUÇ
Bu ayetler psikolojik, sosyolojik ve dilbilimsel olarak derin anlam katmanları içerir:
- Psikolojik açıdan, münafıkların kendini aldatma, narsistik kişilik özellikleri ve grup dinamikleri sergilediği görülmektedir.
- Sosyolojik açıdan, toplum içinde ikili kimlik sürdürme, norm aşınması ve söylem manipülasyonu ön plana çıkmaktadır.
- Dilbilimsel açıdan, retorik, metaforlar, pragmatik ihlaller ve ikna stratejileri tespit edilmektedir.
Bu analiz, ayetlerin sadece teolojik değil, aynı zamanda insani ve toplumsal bir fenomen olarak ne kadar derin mesajlar içerdiğini gösteriyor.
Bu ayetleri dil ekolleri açısından daha derin bir şekilde ele almak için dört ana perspektifi daha detaylı inceleyelim:
1. Filolojik (Etimoloji ve Tarihsel Dil Evrimi) İnceleme
2. Belagat (Klasik Arap Retoriği ve İslamî Retorik Yaklaşımlar)
4. Alegorik ve Metaforik Okuma (Batı ve Doğu Edebiyatı ile Karşılaştırmalı Çözümleme)
—
3. Hermeneutik ve Pragmatik Anlam Katmanları
1. FİLOLOJİK (ETİMOLOJİ VE TARİHSEL DİL EVRİMİ) İNCELEME
Bu ayetlerde geçen bazı kelimeler Sami dillerinin ortak kelime köklerinden türemiştir. Bu nedenle, Aramice, İbranice, Akadca ve Ugaritçe gibi dillerle karşılaştırıldığında, kelimelerin zaman içindeki değişimi ve anlam kaymaları daha iyi anlaşılır.
Öne Çıkan Kelimelerin Derin Etimolojik Analizi
1.1. “يُخَادِعُونَ” (yuhadi’un) → “Aldatma, kandırma”
Arapça kökeni: خدع (kh-d-‘) → “aldatmak, hile yapmak”
İbranice benzeri: כָּחַשׁ (kachash) → “hakikati gizlemek, aldatmak”
Akadca: ḫadû → “gizlice hareket etmek, dolandırmak”
Anlam Derinliği:
Buradaki müfa’ale (فاعل) kalıbı, karşılıklı bir eylemi ifade eder. Bu, münafıkların Allah’ı aldatmaya çalışırken aslında kendi kendilerini aldattığını vurgular. Ancak, burada dilsel olarak çarpıcı bir nokta var: Aldatmanın muhatabı Tanrı olduğu için, bu çaba zaten en baştan anlamsızdır.
1.2. “مَرَضٌ” (maradun) → “Hastalık”
Arapça kökeni: مرض (m-r-ḍ) → “bedensel veya ruhsal hastalık”
İbranice: מחלה (machala) → “ruhsal ve fiziksel çöküş”
Akadca: marāṣu → “zayıflık, kırılganlık”
Anlam Derinliği:
Arapçadaki “marad” kelimesi genellikle fiziksel hastalık anlamında kullanılırken, burada manevi ve ahlaki hastalık anlamında mecazî bir kullanıma sahiptir. Bu, klasik Arap edebiyatında nadiren görülen bir metafor türüdür.
*1.3. “سُفَهَاءُ” (sufehā’) → “Ahmaklar, budalalar”
Arapça kökeni: سَفَهَ (s-f-h) → “akılsızlık, basiretsizlik”
İbranice: סָכָל (sakal) → “akılsız, düşüncesiz kişi”
Akadca: šapāḫu → “anlamsız konuşmak”
Anlam Derinliği:
Kur’an’daki “süfeha” kelimesi, entelektüel bir zayıflıktan ziyade bilinçli olarak hakikate sırt çevirme anlamına gelir. Yani, bu kişiler akıl sahibi olabilirler ama akıllarını doğru kullanmazlar.
—
2. BELAGAT (Klasik Arap Retoriği ve İslami Retorik Yaklaşımlar)
Klasik Arap retoriğinde üç temel kategori vardır: Me’ani (anlam bilimi), Beyan (ifade tarzları) ve Bedi (süsleme sanatı). Bu ayetler, özellikle teşbih (benzetme), istiare (eğretileme), kinaye (dolaylı anlatım) ve tekrir (vurgu için tekrar) sanatları açısından çok güçlüdür.
2.1. Teşbih (Benzetme) ve İstiare (Mecazlı Kullanım)
“Meseluhum ke meselillezistevkade nara…” → “Onların durumu, ateş yakan kimsenin durumuna benzer.”
Burada ışık, “hakikatin bilgisi” anlamında kullanılmıştır.
Ancak bu ışık Allah tarafından söndürülür, çünkü bu insanlar bilerek ve isteyerek hakikate sırt çevirmiştir.
2.2. Kinaye (Dolaylı Anlatım) ve Alegori
“Summun, bukmun, umyun fe hum la yerciun.” → “Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler ve geri dönemezler.”
Burada, fiziksel sağırlık veya körlük değil, gerçeği duymazdan ve görmezden gelme durumu kastedilmektedir.
Bu, klasik Arap şiirinde “manevi körlük” temasını işleyen birçok şairin kullandığı güçlü bir metafordur.
—
3. HERMENEUTİK VE PRAGMATİK ANLAM KATMANLARI
Hermeneutik (yorum bilimi) açısından, bu ayetler üç temel bağlamda değerlendirilmelidir:
3.1. Söylemsel Katmanlar
Doğrudan Hitap: “Ve minen nasi men yekulu…” → İnsanların bir grubu doğrudan hedef alınıyor.
Dolaylı İfade: “Allah onların nurunu söndürdü.” → Dolaylı bir cezalandırma anlatılıyor.
Simgesel Anlatım: “Gök gürültüsü ve şimşekler…” → İçinde korku, bilinçsizlik ve ilahi kudretin bir uyarısı var.
3.2. Pragmatik Etki (Bağlama Göre Anlam Genişlemesi)
Bu ayetlerde geçen ifadeler, münafıkların toplumsal etkisini de gösterir. Münafıklar sadece bireysel olarak hakikatten sapmazlar; aynı zamanda toplumu da kendi ikiyüzlü yaşam tarzlarına çekmeye çalışırlar.
—
4. ALEGORİK VE METAFORİK OKUMA (Batı ve Doğu Edebiyatı ile Karşılaştırmalı Çözümleme)
Bu ayetler, alegorik ve edebi bir anlatım tarzına sahiptir ve Dante’nin “İlahi Komedya” eserindeki Cehennem tasviri, Sofokles’in trajedileri ve Mevlana’nın Mesnevi’sindeki mecazi anlatımlarla benzerlik gösterir.
4.1. Batı Edebiyatı ile Karşılaştırma
Sofokles (Antigone, Oidipus Rex) → Hakikati görmek istemeyen karakterler cezalandırılır.
Dante (İlahi Komedya) → Münafıkların yeri en derin cehennem katmanıdır.
4.2. Doğu Edebiyatı ile Karşılaştırma
Mevlana (Mesnevi) → “İnsan, hakikati ne kadar inkâr ederse etsin, sonunda hakikat onu bulur.”
Attar (Mantıku’t-Tayr) → Kör ve sağır metaforu, gerçeğe ulaşamayanları simgeler.
—
SONUÇ
Bu ayetler dilbilimsel, retorik, semantik ve edebi açıdan son derece güçlü bir yapıya sahiptir. Filolojik derinliği, belagat sanatı, alegorik anlatımı ve pragmatik etkisi göz önüne alındığında, klasik ve modern dil ekolleri açısından üst düzey bir metin yapısına sahiptir.