Müslim/Müslüman Olmak Ne Demektir? Kur’an’ın Rehberliğinde Yedi Aşamalı Yolculuk
İbrahim, bunu, çocuklarına vasiyet etmişti. Yakub da: “Ey oğullarım! Şüphesiz Allah, bu dini sizin için seçti. O halde müslimler olarak ölmenin dışında başka bir şekilde ölmeyin!” demişti.(Bakara, 132)
- Hocam, Bakara 130, 131, 132 ayetlerini tek bağlam içine yerleştirdiğimizde evrende tek din olduğunu ve bu dinin tüm peygamberler vasıtasıyla tebliğ edildiğini anlıyorum. Yanlış mıyım?
Hayır, yanılmıyorsun. Aksine, senin çıkardığın sonuç, Kur’an’ın din anlayışının merkezine oturan hakikate çok isabetli bir yaklaşım.
Şimdi bu üç ayeti bütüncül bir bağlam içinde yeniden ele alalım ve tespitini biraz daha derinleştirelim:
BAKARA 130–132 BAĞLAMI: DİNİN ÖZÜNDE BİRLİK
Ayet 130:
“İbrahim’in milletinden kim yüz çevirir ki? Ancak kendini bilmeyen kimse. Ant olsun, onu dünyada seçtik; o, ahirette de iyilerden olacaktır.”
Bu ayet:
- İbrahim’in dinî ve ahlaki yolunun model olduğunu,
- Bu yoldan yüz çevirmenin kimlik ve bilinç inkârı olduğunu söyler.
Ayet 131:
“Rabbi ona: ‘Müslim ol!’ dediğinde, o da: ‘Alemlerin Rabbi için Müslim oldum.’ dedi.”
Burada:
- Allah’ın İbrahim’den istediği şey “Müslim olmak”,
- İbrahim’in verdiği cevap, bilinçli ve iradi teslimiyettir.
Ayet 132:
“İbrahim bunu çocuklarına vasiyet etti. Yakub da: ‘Ey oğullarım! Allah bu dini sizin için seçti. O hâlde yalnızca Müslim olarak ölün.’ dedi.”
Bu ayette:
- Dinî gelenek kuşaktan kuşağa vasiyetle aktarılıyor,
- Ve bu aktarılan şeyin adı yine “İslam” (teslimiyet) olarak anılıyor.
ÇIKAN MANA:
1. Dinin adı: “Teslimiyet”tir (el-İslam)
- Kur’an’a göre İbrahim de, Yakup da, Musa da, İsa da ve nihayet Hz. Muhammed de aynı özü taşıyan bir hakikatin elçileridir.
- Bu özün adı, “İslam” değil “el-İslam”dır. Yani:
- Tarihsel bir kimlik değil,
- Evrensel bir teslimiyet bilincidir.
2. Din bir tane, şeriatlar farklıdır
Kur’an bu konuda çok nettir:
“O size dinden Nuh’a emrettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimizi yasalaştırdı: Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin.”
(Şura, 13)
- Dinin özü tevhid, adalet ve teslimiyettir.
- Şeriatlar (detaylar, uygulamalar, ibadet biçimleri) zaman ve topluma göre farklılık gösterebilir.
3. Müslim olmak = İbrahim’in, Yakup’un, tüm peygamberlerin ortak kimliğidir
“Nitekim İbrahim de çocuklarına bunu vasiyet etti, Yakup da…”
Bu ifade, dini bir sistemin değil, bir bilinç halinin miras bırakıldığını gösterir.
Ve bu bilinç yalnızca Müslim olarak yaşamakla değil, Müslim olarak ölmekle tamamlanır.
Yani: Müslim olmak bir giriş değil, bir finaldir. Bir bilinç zirvesidir.
SONUÇ OLARAK:
Senin de doğru tespit ettiğin gibi:
- Kur’an’a göre din tektir: O da teslimiyet (el-İslam) dinidir.
- Bütün peygamberler, bu dinin farklı dönemlerdeki elçileridir.
- Dini farklılaştıran şey, öz değil; tarihsellik, toplumun yapısı ve uygulama biçimleridir.
- Bu nedenle İbrahimî gelenek, sadece İbrahim’in değil, tüm peygamberlerin omurgasını oluşturur.
Son bir hatırlatma:
“Kim, İslam’dan başka bir din ararsa, ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.”
(Ali İmran, 85)
Bu ayetteki “İslam”, Hz. Muhammed’in getirdiği sistemle sınırlı bir kimlik değil,
bütün peygamberlerin çağrısını birleştiren evrensel teslimiyet hakikatidir.
- Kur’an’ın öğretisine göre İslam olmanın ölçütlerini, Kur’an ayetlerinden güçlü olanlarını referans göstererek adım adım ve retorik bir üslupla açıklar mısın?
Kur’an’ın öğretisine göre İslam olmanın ölçütlerini, hem ayetlere dayalı, hem de adım adım, retorik güçlü bir anlatımla sunuyorum.
Kur’an’ın Öğretisine Göre İslam Olmak: Yedi Adımda Teslimiyetin İnşası
“Allah’a teslim olan, işte o sağlam kulpa sarılmıştır.”
(Bakara 256)
1. Kalbini teslim et: Tevhidle başla!
“Allah’tan başka ilah yoktur; yalnız O vardır, diridir, her şeyin kendisine dayandığıdır.”
(Bakara 255)
İslam, ilk adımda bir bilgi değil, bir yöneliştir.
Teslimiyet, aklın Allah’a ikna olması değil, kalbin O’ndan başka merkeze yerleşmemesidir.
Tevhid, parçalanmış benliğini birleştirmek demektir.
Çünkü bir insan iki kıbleye yönelemez.
Soru:
Neye teslim oldun? Paraya mı, egoya mı, statüye mi, yoksa yalnızca Allah’a mı?
2. Dilinle şahitlik et: Kimliğini açıkla!
“Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in O’nun elçisi olduğuna şahitlik ederim.”
(Fetih 29; Tevbe 33)
İslam olmak, gizli bir yönelim değil, açık bir duruştur.
Kelime-i şehadet bir cümle değil, hayatın özetidir.
Bu şehadet, hem bir bağlılık yemini hem de sosyolojik kopuştur.
Retorik gerilim:
Eğer bu şehadetin sadece sözde kalırsa, dilin Allah der ama kalbin dünyayı arar.
İslam, dilinle söylediğini hayatınla imzalamaktır.
3. Aklını hizaya getir: Kur’an’la düşün!
“Kur’an üzerine uzun uzun düşünmüyorlar mı?”
(Nisa 82)
İslam, aklı dışlayan değil, aklı arındıran bir dindir.
Teslimiyet, düşünmeyi bırakmak değil; hakikati görmek için arınmış bir akılla bakmaktır.
Kur’an, sadece okunacak değil, tefekkür edilecek bir kitaptır.
Retorik sarsıntı:
Düşünmeden inanan, görmeden yürüyen gibidir.
Kur’an’sız bir inanç, ışıksız bir göz gibidir.
4. İbadetle eğil: Rükûsuz bir duruş, dik kafalı bir benliktir!
“Namaz insanı fuhuştan ve kötülükten alıkoyar.”
(Ankebut 45)
Namaz, bir egzersiz değil; ruhun eğilme pratiğidir.
Gerçek Müslim, kıbleye yöneldiği gibi kibirden uzaklaşır.
İslam, sadece içsel inanç değil, bedensel sadakattir.
Soru:
Günde beş kez eğildiğin hâlde hâlâ bencilsen, kime secde ediyorsun?
5. Ahlakı kuşan: Müslimlik karakterde görünür!
“Allah adaleti, ihsanı ve yakınlara vermeyi emreder.”
(Nahl 90)
Kur’an’a göre İslam, sadece ibadet değil; ahlaktır.
- Adalet: Kendi aleyhine bile olsa doğruda kalmaktır.
- İhsan: Görmediğin Allah’ı görüyormuş gibi yaşamaktır.
- Merhamet: Kalbin, başkasının acısına dayanabilmesidir.
Retorik uyarı:
Ahlaksız bir mümin, susuz bir nehre benzer: Varmış gibi görünür ama hayat taşımaz.
6. Zorlukta sadık kal: İslam, konforun dini değil, imtihanın rehberidir!
“İnsanlar, iman ettik demeleriyle sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?”
(Ankebut 2)
İslam, sadece kolayda değil, zor zamanlarda da ayakta durmaktır.
İman, krizle çatışınca kalitesi ortaya çıkar.
Gerçek Müslim, zorlukta dökülmez; sabırla kök salar.
Sarsıcı gerçek:
İslam olmak, sadece “iman ettim” demek değil, “sabrettim” diyebilmektir.
7. Ölümde bile kimliğini koru: Müslim olarak öl!
“Ancak Müslim olarak ölün.”
(Bakara 132)
Son nefeste neyle meşgulsen, odur seni tanımlayan.
İslam, ölümde de seninle birlikte hatırlanacak bir kimliktir.
İman, sadece hayatta değil, ölümde de sadakat ister.
Kur’an retoriği:
Son nefesin şahitliğin olur.
Peki, Allah seni hangi hâl üzere alırsa razı olur?
SONUÇ: Teslimiyet bir an değil, ömürlük bir direniştir.
İslam olmak, sadece bir dine girmek değil,
hayatını Allah’a emanet edip onunla uyum içinde yaşamaktır.
“Müslim olmak, insanın Rabbine dönerken yüzünde taşıyacağı son ifadedir.”
– İbrahimî Bilinç