“Doğru Yolun Anatomisi: Peygamberlikten Modern Liderliğe Kur’an’ın Evrensel Rehberliği”
Günümüz modern toplumlarının psikolojik, sosyolojik ve ahlaki krizlerini analiz edip, Kur’an’daki “Hudallahi huvel huda” prensibini bu sorunlara çözüm olarak sunalım.
Modern Dünyanın Rehabilitasyon Krizi ve Kur’an’ın Çözüm Yolu
1️⃣ Kriz: Bireysel Yalnızlık ve Anlamsızlık
Modern Sorun:
- Modernite sonrası birey, toplumdan kopmuş, yalnız ve varoluşsal boşluk içinde.
- Yalnızlık salgını, Batı’da ve büyük şehirlerde yaygın bir olgu haline geldi.
- Nietzsche ve Sartre gibi düşünürler, modern insanın Tanrı’dan kopuşuyla anlam krizine girdiğini belirtir.
Kur’an’ın Çözümü:
- Kur’an, bireyin anlam arayışını ilahi bir aidiyet ve kulluk bilinci ile aşar:
“Allah’a yönelen bir kalple huzur bulanlar kurtuluşa ermiştir.” (Ra’d 28) - Toplumsal bağ: Cemaat bilinci ve ümmet anlayışıyla bireyi yalnızlıktan çıkarır.
- Tefekkür ve dua gibi pratiklerle insanın içsel dünyasına da denge kazandırır.
2️⃣ Kriz: Sosyal Adaletsizlik ve Güç Tekeli
Modern Sorun:
- Kapitalist düzenin sonucu olarak gelir uçurumu, yoksulluk ve servet tekeli büyüdü.
- Küresel elitlerin ve dev şirketlerin baskınlığı, toplumsal adaleti derinden sarstı.
- Sosyal sınıf ayrımları, yeni “modern kast sistemleri” gibi işliyor.
Kur’an’ın Çözümü:
- Kur’an’da servetin toplumda dolaşmasını ve zenginlerin tekelinde kalmamasını emreden ilkeler vardır:
“Zekat ve infak sistemi” (Bakara 177) ile zengin ve fakir arasındaki uçurumu kapatır. - Güç sahiplerini sorumlu kılar:
“Yetime yaklaşma, yetimin hakkını gözet.” (Duha 9-10)
3️⃣ Kriz: Tüketim Toplumunun Bireyi
Modern Sorun:
- Modern birey, tüketim kültürünün esiri haline geldi.
- İnsanlar artık kimliklerini “tükettikleri şeyler” üzerinden inşa ediyor.
- Hedonizm ve gösterişçilik, bireysel tatmini yerinden etti.
Kur’an’ın Çözümü:
- Kur’an, israf ve aşırılığı yasaklar:
“Yiyin, için ama israf etmeyin.” (Araf 31) - Kanaatkâr ve dengeli bir yaşam önerir:
“Dünyada ölçülü yaşayın.” (Furkan 67) - Bireyi tüketimden arındırarak kendini Allah’a ve topluma adamaya teşvik eder.
4️⃣ Kriz: Kolektif Boşluk ve Değer Erozyonu
Modern Sorun:
- Modern toplumlarda ahlaki normlar esnekleşti ve toplumsal bağlılık azaldı.
- Aile yapısı, dayanışma kültürü ve kolektif etik normlar zayıfladı.
- Post-truth (hakikat sonrası) dönemle birlikte bireysel çıkarlar toplumsal değerlerin önüne geçti.
Kur’an’ın Çözümü:
- Emr bil maruf ve nehy anil münker anlayışı ile bireyin ve toplumun ahlaki dengesini yeniden inşa eder.
“Toplumu ıslah edin, bozgunculuk yapmayın.” (Araf 56) - Şura ilkesi (istişare kültürü) ve ümmet ruhu ile kolektif dayanışmayı güçlendirir.
5️⃣ Kriz: Modern Stres, Kaygı ve Ruhsal Boşluk
Modern Sorun:
- Sürekli yarış halinde olan birey, mental yorgunluk ve tükenmişlik sendromu ile yüz yüze.
- Hız, başarı ve rekabet odaklı yaşam tarzı, ruhsal dengeleri bozuyor.
Kur’an’ın Çözümü:
- Kur’an bireyi, dünyevi geçiciliği idrak etmeye ve tevazuya davet eder:
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir.” (Ankebut 64) - Tevekkül ve sabır kavramlarıyla zihinsel yükü azaltır.
- Tefekkür ve zikrullah bireyin kaygı ve stresini ruhsal bir rehabilitasyonla hafifletir.
SONUÇ:
Kur’an’ın “Hudallahi huvel huda” merkezli yaklaşımı,
- Modern bireyin anlam boşluğunu giderir,
- Toplumda adaleti ve dayanışmayı inşa eder,
- Bilinçli ve ölçülü bir yaşam felsefesi sunar.
Modern seküler sistemlerin sunduğu çözümler parçalı ve kısa vadeli iken, Kur’an’ın rehabilitasyon modeli bütüncül ve zamandan bağımsızdır.
Kur’an’ın bireyi “varoluşsal anlam” ve “toplumsal sorumluluk” arasında nasıl dengede tuttuğunu da derinleştirebiliriz.
Kur’an’ın bireyi varoluşsal anlam ile toplumsal sorumluluk arasında nasıl bir dengeye oturttuğunu derinlemesine analiz edelim.
Kur’an’da Bireyin Varoluşsal Anlam ve Toplumsal Sorumluluk Dengesi
1️⃣ Varoluşsal Anlam: İnsanın Kozmostaki Yeri
Kur’an Perspektifi:
- Kur’an, insanın yaratılışını ilahi bir amaç ve imtihan olarak tanımlar:
“Ben cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56)
- İnsanın varoluşu, sadece biyolojik bir varlık olmakla sınırlı değildir.
- İnsan halife kılınmıştır (Bakara 30): Evrenin emanetçisi ve sorumlu yöneticisi.
Denge Unsuru:
- İnsan ne sadece “bireysel mutluluğun” peşindedir ne de toplumun bir makinesi.
- Kur’an bireyin ruhunu hem Allah’a yönelten bir varlık hem de dünyaya adalet getiren bir temsilci olarak inşa eder.
2️⃣ İçsel (Bireysel) Sorumluluk
A) Nefis ve Kalp Eğitimi
- İnsan, kendini arındırmak ve olgunlaştırmakla yükümlüdür:
“Nefsini temizleyen kurtuluşa ermiştir.” (Şems 9) - İçsel yolculuk, insanı Allah’a ve hakikate açılan bir kapıya götürür.
B) Ruhsal ve Ahlaki Olgunluk
- Birey iman, sabır, tevekkül, tevazu ve merhamet gibi manevi değerlerle ruhunu derinleştirir.
- Birey, sadece bireysel “huzur” arayışıyla değil, Allah’ın rızasını merkeze alarak kendini geliştirir.
3️⃣ Dışsal (Toplumsal) Sorumluluk
A) Adalet ve İnfak
- “Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya vermeyi emreder.” (Nahl 90)
- Birey, kendi iç dünyasında olgunlaşırken toplumun adalet, merhamet ve paylaşım dengesi için de mücadele eder.
B) Cemaat ve Ümmet Bilinci
- “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten men edersiniz.” (Ali İmran 110)
- Kişi sadece kendisinin değil, cemiyetin ve insanlığın ıslahından da sorumludur.
4️⃣ Bu Denge Nasıl Sağlanır?
Kur’an’ın Dinamik Modeli:
- Tefekkür: Bireyin içsel anlam arayışını aktive eder (Ali İmran 191).
- Cihat ve İnfak: Topluma katkı ve bozgunculuğa karşı mücadele sorumluluğunu teşvik eder (Bakara 177).
- Denge:
“Allah size kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara 185) gibi ayetlerle dünyada ruhsal dengeyi kaybetmeden sosyal sorumluluk bilinci aşılar.
Modern Perspektif:
- Modern birey genellikle ya aşırı bireyselci (liberal model) ya da toplumcu (totaliter sistemlerde) edilgen hale gelir.
- Kur’an, bireyi hem özne (nefsini ıslah eden) hem de toplumsal aktör (toplumu ıslah eden) olarak kurgular.
5️⃣ Kur’an’ın Getirdiği Evrensel Formül
“Hudallahi huvel huda” formülü ile:
- Birey Allah’a yönelir (varoluşsal anlamını bulur),
- Toplumuna adaletle hizmet eder (toplumsal sorumluluğunu yerine getirir),
- Ve her iki süreç de bir imtihan ve tevhid sistemi içinde dengelenir.
SONUÇ
Kur’an, modern psikolojinin “anlam arayışı” ile sosyolojinin “toplumsal görev” tezlerini aynı potada eritir ve birey ile toplum arasında ahenkli bir denge sunar.
Kur’an’ın bu dengeyi nasıl “ahlaki ve hukuki” bir sistemle desteklediğini de analiz edelim.
Kur’an’ın birey ve toplum dengesini nasıl ahlaki ve hukuki bir sistemle koruma altına aldığını derinlemesine inceleyelim.
Kur’an’da Ahlaki ve Hukuki Sistem ile Dengeyi Korumak
1️⃣ Kur’an’ın Ahlaki Temelleri
A) Ahlaki Erdemler ve “Hudallahi huvel huda”
Kur’an’ın “doğru yol” öğretisi sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda ahlaki normlar sistemidir.
Öne çıkan ana erdemler:
- Adalet (Adl)
- İyilik (İhsan)
- Sabır (Sabr)
- Şefkat ve Merhamet (Rahmet)
- Tevazu (Tevazu)
- Sadakat (Sıdk ve Emana)
“Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya vermeyi emreder.” (Nahl 90) ayeti, bu ahlaki değerlerin Kur’an’daki temelini oluşturur.
B) Dengeleyici Unsur: Ahlak-Hukuk İlişkisi
- Kur’an’da ahlak sadece “kişisel fazilet” değil, toplumsal hukuk ve düzenin temelidir.
- Ahlaki normlar, Kur’an’da yasal normların çerçevesini belirler.
2️⃣ Kur’an’da Hukuki Prensipler
A) Kul Haklarına Önem
- Kur’an’da en güçlü hukuki ve ahlaki dengenin kurulduğu alan kul hakkıdır: “Kim bir cana kıyarsa, tüm insanları öldürmüş gibi olur.” (Maide 32)
- Birey sadece Allah’a değil, diğer insanlara ve topluma da karşı sorumludur.
B) Ceza Hukuku: Adalet ve Caydırıcılık Dengesi
- Kur’an’da cezalar hem toplumsal düzeni koruma hem de ferdi ve toplumun rehabilitasyonu için vardır:
“Hırsız erkek ve hırsız kadının ellerini kesin. Bu, Allah’tan caydırıcı bir ceza olsun.” (Maide 38) - Ancak ceza sistemi aşırılığa değil, ölçü ve adalete dayanır:
“Kim affederse, Allah onun için hayırlısını yaratır.” (Şura 40)
C) Kişisel Özgürlük ve Toplum Refahı Dengesi
- Kur’an’da kişi bireysel özgürlüğe sahiptir ama bu özgürlük başkalarının hakkına zarar veremez: “Hiç kimse bir başkasının yükünü yüklenmez.” (En’am 164)
3️⃣ Sosyal Adalet ve Rehabilitasyon
A) Zekat ve Sosyal Sorumluluk
- Servetin dolaşımı ve fakir-zengin uçurumunun kapatılması, hukuki sistemin bir parçasıdır:
“Zekat, Allah’ın emrettiği bir haktır.” (Tevbe 60)
B) İstişare (Şura) İlkesi
- Kur’an toplumsal yönetimde katılımcılığı ve adaletli karar almayı emreder: “Onların işleri aralarında istişare iledir.” (Şura 38)
4️⃣ Ahlaki-Hukuki Sistem Modernite ile Kıyas
5️⃣ Kur’an’ın Nihai Dengesi
- İlahi yasalar (hududullah)
- Toplumsal sorumluluk ve şura
- Bireyin ahlaki iç disiplini
Bu üçlü model sayesinde Kur’an, bireyin “varoluşsal anlam” ve “toplumsal sorumluluk” arasında dengede durmasını sağlar.
SONUÇ
Kur’an’ın modeli modernite gibi sadece bir hukuk ya da ahlak sistemi değildir;
bir “insan olma rehberliği” ve “toplumsal denge yasası”dır.
Bireyi hem ruhsal hem toplumsal düzlemde tam bir rehabilitasyona çağırır.
Kur’an’ın bu dengede peygamberlerin rolünü ve “elçilik misyonunu” nasıl konumlandırdığını da analiz edebiliriz.
Süper! Şimdi Kur’an’ın bu ahlaki ve hukuki dengede peygamberlerin ve risaletin rolünü inceleyelim.
Kur’an’da Peygamberlerin ve Risaletin Rolü: Hudallahi huvel huda Bağlamında
1️⃣ Peygamberler Rehberlik ve Islah Öncüleridir
Kur’an Perspektifi:
- Peygamberler, sadece vahiy getiren kişiler değil, aynı zamanda bireysel ve toplumsal ahlak ve hukuk rehberleridir.
“Her ümmete bir peygamber gönderdik.” (Nahl 36)
“Biz seni ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 107)
Görevleri:
- Tebliğ (Mesajı iletme)
- Tazkiye (Arındırma ve nefsi eğitme)
- Teşri (İlahi yasaları öğretme)
- Islah (Toplumları düzeltme ve adaletle yönetme)
Peygamberler, “Hudallahi huvel huda” öğretisini pratiğe döken uygulayıcı rehberlerdir.
2️⃣ Peygamberlerin Misyonu ve Kur’an’ın Dengesi
A) Toplumun Ahlaki Rehabilitasyonu
- Hz. Nuh: Sapkın bir toplumda tevhid ve ahlaki ıslah çağrısı.
- Hz. İbrahim: Putperestlik ve adaletsizliğe karşı tevhid ve adalet mücadelesi.
- Hz. Musa: Mısır’daki zulüm düzenine karşı özgürlük ve hukuk mesajı.
- Hz. İsa: Yozlaşmış ruhban sınıfına karşı ahlaki yenilenme daveti.
- Hz. Muhammed: Cahiliye toplumunda hukuk ve ahlak devrimi.
Kur’an’da Ortak Çerçeve:
- Peygamberlerin her biri, toplumlarını ahlaki ve hukuki dengesizliklerden Allah’ın yoluna (huda) yönlendirmiştir.
B) Peygamberler ve Bireysel Dönüşüm
- Peygamberlerin misyonu yalnızca toplumla sınırlı değildir; bireylerin kalbi dönüşümünü ve iç arınmasını da sağlarlar:
“Onlara ayetlerini okur, onları arındırır ve onlara Kitap ve hikmeti öğretir.” (Bakara 151)
3️⃣ Peygamberlerin Uyguladığı Model
Kur’an’da Peygamberler Nasıl Bir Sistem Getirdi?
- Tevhid temelli bir hukuk: Allah’ın birliği üzerine kurulu adalet sistemleri.
- Ahlaki ilkeler: Zulüm, rüşvet, yalan, hırsızlık, tecavüz gibi ahlaksızlıklara karşı mücadele.
- Toplumsal reformlar: Kadının korunması, yetimlerin haklarının güvence altına alınması, köleliğin kaldırılması gibi dönüşümler.
Modern anlamıyla:
Peygamberler, birey ve toplumu hem ahlaki etik sistemle hem de hukuki normlarla yapılandıran ilahi rehberlerdir.
4️⃣ Risalet ve Günümüz
Kur’an’da peygamberlerin sunduğu bu ahlaki ve hukuki model, bugün de:
- Modern adalet krizine,
- Tüketim kültürüne,
- Bireysel yalnızlık ve manevi yoksunluklara çözüm getiren biricik model olarak durmaktadır.
“Hudallahi huvel huda”, sadece bireysel değil, toplumsal dönüşümün de ilahi kodudur.
SONUÇ
Kur’an’a göre peygamberler:
- Bireyin anlam yolculuğunu,
- Toplumun adalet dengesini,
- Ahlaki ve hukuki uyumu sağlayan “rahmet ve hidayet” önderleridir.
Modern liderlik, yönetim ve insan kaynağı rehberliği açısından da günümüzle kıyaslayarak analiz edebiliriz.
Kur’an’daki peygamberlik modelini, modern liderlik ve yönetim anlayışlarıyla kıyaslayarak bir üst aşamaya taşıyalım.
Kur’an’da Peygamberlik ve Modern Liderlik Modelleri: Karşılaştırmalı Bir Analiz
1️⃣ Peygamberlik = İlahi Rehberlik ve Hizmetkâr Liderlik
Kur’an’a göre peygamber:
- Toplumuna üstten bakan bir otorite figürü değil, toplumun yükünü taşıyan bir hizmetkârdır.
“Ben de sizin gibi bir insanım.” (Kehf 110)
“Sizin içinizde öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir.” (Tevbe 128)
Modern karşılık:
- Modern literatürde bu, “hizmetkâr liderlik” (servant leadership) modeline benzer.
- Robert Greenleaf’in tanımladığı hizmetkâr liderlik gibi, peygamberler de birey ve toplumun gelişimi için kendilerini öne çıkarmadan, toplumla birlikte yürürler.
2️⃣ Peygamberlerin Modeli vs. Otoriter Liderlik
Peygamberlik Modeli:
- İstişare (şura) temellidir:
“Onların işleri aralarında danışma iledir.” (Şura 38) - Şefkat ve merhamet odaklıdır:
“Sana merhametle eğilmeseydik, onları kurtaramazdın.” (Ali İmran 159) - Zulüm ve kibir reddedilir.
Modern otoriter liderlik:
- Bireylerin iradesini hiçe sayan, tek karar verici odaklı yönetim biçimidir.
- Kur’an’ın peygamberlik anlayışı, bu tarz yönetim biçimlerine zıttır.
3️⃣ Peygamberlikte Adalet ve Hesap Verebilirlik
Kur’an’da Peygamber:
- Kendi şahsi menfaatleri için liderlik yapmaz.
- Adalet ve hakkaniyetle hareket eder: “Ben, aranızda adaletle hükmetmek için gönderildim.” (Sad 26)
Modern karşılık:
- Etik liderlik teorileri de liderin çıkarcı değil, toplumun faydasına odaklı olmasını savunur.
- Kur’an’daki peygamber profili, günümüz etik liderlik modellerinin ilham kaynağıdır.
4️⃣ Peygamberlikte Birey Odaklı Yaklaşım
Kur’an’da Peygamber:
- Toplumun en zayıf bireyleriyle (yetimler, köleler, fakirler) ilgilenir.
- “Yetimi itip kakma!” (Duha 9)
- “Sakın kibirle yüz çevirme.” (Lokman 18)
Modern karşılık:
- İnsani yönetim teorileri ve dönüştürücü liderlik, liderin toplumu dinlemesini, desteklemesini ve yol gösterici olmasını önerir.
5️⃣ Peygamberlerin Dönüştürücü Liderlik Özelliği
Kur’an’da Dönüştürücü Güç:
- Peygamberler sadece mesaj iletmez, insanların zihniyetini, kalbini ve davranışını dönüştürür: “Seni bir şahit, bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Ahzab 45)
Modern teori:
- Dönüştürücü liderlik (transformational leadership) modeli, vizyoner bir liderin, toplumu hem düşünsel hem de aksiyonda dönüştürmesi üzerine kurulu bir modeldir.
Kur’an’daki peygamberler:
- Toplumun ahlaki ve sosyal yapısını dönüştürmüşler,
- Bireyleri “erdemli ve adil” olmaya yönlendirmişlerdir.
SONUÇ
- Kur’an’ın peygamberlik modeli, hem bireysel rehberlik, hem toplumsal dönüşüm, hem de adalet temelli bir liderlik vizyonudur.
- Modern liderlik yaklaşımlarının (hizmetkâr, etik, dönüştürücü liderlik) özünde Kur’an’daki peygamberlik modeliyle çok benzer ilkesel temeller bulunur.
Bu modeli antik dünyadaki krallıklar, imparatorluklar ve liderlik anlayışlarıyla kıyaslayarak tarihsel ve felsefi derinlik kazandıralım.
Kur’an’da Peygamberlik ve Antik Dünya Krallıkları: Derin Kıyas
1️⃣ Antik Krallıklar ve Tanrısal Mutlak Güç
A) Mezopotamya – Tanrı-Kral Geleneği (Sümer, Akad)
- Kral = Tanrı ya da Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi.
- Urukagina ve Hammurabi gibi bazı krallar kanun koyucu ve ilahi düzenleyici rolünü üstlenmişti.
- Krallar, halkın üstünde bir yarı-tanrı gibi konumlandırılmıştı.
Kur’an ile Kıyas:
- Kur’an’daki peygamberler ise asla “ilahi” bir figür değildir. Onlar:
“Ben de sizin gibi bir beşerim.” (Kehf 110)
“Şefkatli, merhametli ve halkla iç içe liderlerdir.”
- Kur’an kral-tanrı mitosunu reddeder, ilahi olan yalnızca Allah’tır (Tevhid ilkesi).
2️⃣ Antik Mısır – Firavun ve İlahi Otorite
Firavun Modeli:
- Firavun, Mısır’da tanrı Ra’nın yeryüzündeki vücut bulmuş hali olarak kabul edilirdi.
- Mısır hiyerarşisinde halk, Firavun’a karşı mutlak itaatle yükümlüydü.
- Zulüm, köleleştirme ve sınıfsal ayrım bu sistemin doğasında vardı.
Kur’an ile Kıyas:
- Hz. Musa’nın Firavun’a karşı çıkışı:
“Firavun azdı.” (Taha 24) - Kur’an’da peygamberler sınıfsal adaletsizliğe, despotizme ve zulme karşı çıkarlar.
- Peygamberler toplumun içinde yaşayan halk adamlarıdır, saraylardan ve saltanat ihtişamından uzaktırlar.
3️⃣ Pers İmparatorluğu – Ahura Mazda ve Şah
Zerdüşt geleneği:
- Ahura Mazda’nın yeryüzündeki gölgesi sayılan krallar (örneğin, I. Darius), halktan koşulsuz sadakat ve tanrısal otoriteye bağlılık beklerdi.
Kur’an ile Kıyas:
- Peygamberler asla bir teokratik otorite figürü değillerdir; onlar, insanlara:
- Adaleti,
- Tevhidi,
- Toplumsal sorumluluğu
öğretir ve halkın içinden çıkarlar.
Kur’an, tanrısal kral anlayışını reddeder, mutlak otoritenin yalnızca Allah’a ait olduğunu vurgular.
4️⃣ Roma İmparatorluğu – İmparatorun Mutlaklığı
Roma’da:
- Sezar ve ardılları, Pontifex Maximus unvanıyla hem siyasi hem de dini liderdi.
- İmparatorun otoritesi, dini düzenle birlikte halkı tamamen kapsıyordu.
Kur’an ile Kıyas:
- Kur’an, peygamberi “dini diktatör” veya “saltanat sahibi” bir lider olarak sunmaz.
- Peygamber, toplumun lideri olsa da karar alma süreçlerinde şurayı öne çıkarır:
“Onların işleri aralarında istişare iledir.” (Şura 38)
5️⃣ Çin – Hanedanlar ve Göksel Yetki
“Gökyüzünün Yetkisi” (Tianming):
- Çin’deki imparatorlar, gök tarafından yetkilendirildiklerine inanırdı.
- Toplumda sosyal hiyerarşi Konfüçyüs’ün “Li” ve “Ren” ilkeleriyle desteklenirdi, ancak halk da itaate zorlanırdı.
Kur’an ile Kıyas:
- Peygamberlerin liderliği, ahiret ve hesap bilinci temelindedir.
- Peygamberler toplumla eşit, toplum için örnek ve öğretmen konumundadır.
- Kur’an, liderin halkı için bir “emanetçi” ve “rehber” olduğunu öğretir.
6️⃣ Peygamberlik vs. Despotizm
SONUÇ
Kur’an’daki peygamberlik modeli:
- Antik medeniyetlerdeki tanrısal-kral mitosunu reddeder,
- Adalet, şura, tevazu ve birey-toplum dengesi üzerine kurulu ahlaki bir liderlik anlayışı inşa eder.
Peygamberler, ne ilahi yetkilerle halkın üstüne çıkarlar, ne de bir bürokratik diktatör haline gelirler.
Onlar, tevhidi, adaleti ve hizmeti merkeze alan, halkla iç içe önderlerdir.