Take a fresh look at your lifestyle.

“Rabbani Perspektiften Şirket Sahipliği ve Kurumsal İnfakın Anlamı”

58

Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: “Afvı.” Allah size ayetlerini böylece açıklamaktadır. Umulur ki düşünürsünüz.(Bakara, 219)

“Ve yes’elûneke mâzâ yunfikûn”

(Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar.)

İlahî Sistem Açısından:

İnfak sorusu, ahlaki sorumluluğun pratik yönüne yöneliktir.

Bu, bireyin varlığını başkasına fayda olarak dönüştürmesini amaçlayan tevhit temelli paylaşım ahlâkıdır.

Aynı zamanda toplumda maddi dengenin sağlanmasını hedefleyen ilahi iktisat anlayışının parçasıdır.

Deterministik Mantık Açısından:

İnsan, mal ve imkan sahibi olunca bu servetin doğru yönlendirilmesi sorusunu sorar.

Sebep: Elinde bir şey olan insan, nasıl değerlendireceğini sorgular.

Sonuç: Doğru yönlendirme için bir değer ölçüsüne ihtiyaç duyar.

Ayet, bu soruyu cevaplayarak ahlakî yönlendirme sağlar.


“Kulil-‘afve”

(De ki: İhtiyaç fazlasını / fazlalığı infak edin.)

İlahî Sistem Açısından:

“Afv” kelimesi, hem gereksiz olandan vazgeçmeyi hem de zararsız kalanı verir.

Bu cevap, hem bireyin bencilliğini törpüler hem de toplumsal dengeyi gözetir.

Zekâtın ötesinde, gönüllü paylaşımı teşvik eder.

İlahî sistemde mülkün mutlak sahibi Allah’tır; insan ise sadece emanetçidir.

Deterministik Mantık Açısından:

“Afv”, mantıken kaynağı tüketmeden denge sağlayan bir harcamadır.

Bu, sürdürülebilirlik ve denge ilkesiyle örtüşür.

Gereğinden fazlasını vererek hem başkasının ihtiyacını karşılarsın hem de kendini israftan korursun.


1. Kavramsal Temel: İnfak Nedir, Ne Değildir?

Kur’an’da İnfak: Tanım ve Bağlam

İnfak, Arapça kökeniyle “nafaka vermek, harcamak, tüketmek” anlamına gelir. Ancak Kur’an’da bu kelime sadece harcamak değil, fayda doğuran, toplumu ve bireyi ıslah eden bir kaynak aktarımını ifade eder. Bu yönüyle infak, bir ekonomik işlemden çok daha fazlasıdır: bir değer aktarımıdır.

Kur’an’da infak:

  • Zorunlu (farz) infak: Zekât gibi (Tevbe 60)
  • Gönüllü (nafile) infak: Sadaka, bağış gibi (Bakara 261)
  • Stratejik/toplumsal infak: Allah yoluna ve toplumsal faydaya yönelik katkı (Bakara 273)

Deterministik Yorum: Sistemsel Bir Gereklilik Olarak İnfak

Deterministik sistemde her olay, bir neden-sonuç zinciriyle işler. Bu çerçevede infak:

“Toplumda servetin tekelleşmesi, üreticiyle tüketici arasındaki döngünün bozulması, gelir adaletsizliği gibi sistemsel dengesizlikler doğurur. Bu dengesizlik, belirli bir eşiği aştığında sistemin kendi içinde kriz üretmesi kaçınılmazdır.”

Bu krizler bazen sosyal huzursuzluk, bazen üretim tıkanıklığı, bazen de çevresel çöküş şeklinde ortaya çıkar. İşte infak, Kur’anî bağlamda bu deterministik kırılmaları engelleyen önleyici ve düzeltici bir ilke olarak devreye girer.

İnfak = Enerji Dolaşımı

Tıpkı vücuttaki kan dolaşımı gibi, servetin de sosyal bünyede dolaşması gerekir. Aksi takdirde, sistemin bir bölgesinde “pıhtılaşma” olur. İnfak, bu dolaşımı sağlar. Kur’an’da bu vurgulanır:

“Tâ ki (servet) içinizden sadece zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın.” (Haşr 7)

Bu ayet, infakın sadece bir gönüllülük meselesi değil, sistemsel bir zorunluluk olduğunu gösterir.

Avf Kavramı: Fazlalığın Etik Ekonomisi

Bakara 219’da infakla birlikte geçen “avf” kelimesi, fazlalık anlamına gelir. Kur’an, insanın “zarar vermeyecek ve ihtiyacının ötesine geçen kısmı” infak etmesini önerir. Burada devreye ahlakî bir ölçü girer:

“Zaruri olanı koru, fazlayı paylaş, israfa düşme.”

Bu ölçü, kapitalist birikim mantığının aksine, üretim ve tüketime etik sınır koyar. Kur’an’daki “israf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez” (A’râf 31) uyarısı da aynı mantığın uzantısıdır.


Ne Değildir?

  • İnfak bir “üstten alt sınıfa sadaka” değil, varlığın dolaşımıdır.
  • İnfak bir “yardım edene hayranlık” değil, yardımla güçlenen toplumsal yapıdır.
  • İnfak bir “feragat” değil, bir sistem korumasıdır.

Sonuç: Kur’an’da İnfak – Deterministik Bir Gereklilik

İnfak, sadece bireysel bir erdem değil, toplumun işleyişini sürdürebilmesi için sistemik bir zorunluluktur. İnfak emredilmezse, mülk birikir, zenginleşme tekelleşir, üretim sömürüye dönüşür, sosyal bağlar kopar.

Dolayısıyla Kur’an’da infak emri, ahlakî olduğu kadar matematiksel ve sosyolojik bir zorunluluğun ifadesidir. Her infak, sistemde tıkanan damarı açar, ölü bölgeyi besler ve bütünün sağlığını korur.



2. Modern İktisat ve İnfak: Kapitalist Üretim Döngüsünde Sosyal Sorumluluk

Kapitalist Sistem: Bireysel Kâr – Kolektif Maliyet

Modern iktisat, özellikle 18. yüzyıldan itibaren Adam Smith’in “bireyin kendi çıkarını maksimize etmesi, toplumsal faydayı da sağlar” teziyle şekillenmiştir. Bu görüşe göre görünmez bir el (invisible hand), bireysel kâr motivasyonunu kamusal yarara dönüştürür. Ancak:

Bu sistemde birey kâr ederken; doğa, emekçi, tüketici ve toplumun diğer katmanları gizli maliyetlere maruz kalır.

Örneğin:

  • Bir fabrika üretim yapar, kâr eder ama atıklarıyla suyu kirletir.
  • Bir şirket maliyet düşürmek için işçi çıkarır ama işsizlik artar.
  • Bir zincir market küçük esnafı yok eder, ama görünüşte ucuzluk sunar.

Bu tür dengesizlikler, deterministik bir yıkım zinciri doğurur:
Sermaye büyür → Emek değersizleşir → Tüketim artar → Tabiat tükenir → Toplum yabancılaşır.


Kur’anî Sistem: Kâr – Etik – Toplumsal Denge

Kur’an’da mülk ve servet meşrudur; ancak mutlak değildir. Mülkiyetin Allah’a ait olduğu (Nur 33, Hadîd 7), insanın bu mülkte vekil olduğu (Bakara 30) sıkça vurgulanır. Bu şu anlama gelir:

İnsan kazancında özgürdür, ancak kazandığını ne yaptığı konusunda ahlakî ve toplumsal sorumluluk taşır.

Bu noktada devreye infak girer:
“Kazandıklarınızdan infak edin.” (Bakara 267)
“Sana ne infak edeceklerini sorarlar: De ki; ihtiyaçtan fazlasını.” (Bakara 219)

Kur’an’a göre infak, bireyin değil, sistemin sağlıklı işlemesi için gereklidir. Kâr, ancak adaletle bütünleştiğinde bereketli olur. Bu adalet:

  • Emekte: Ücrette hakkaniyet,
  • Doğada: İsrafın ve tahribatın önlenmesi,
  • Toplumda: Sosyal yarar ve fırsat eşitliği ile somutlaşır.

Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR) vs. İnfak

Bugünün modern şirketleri “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” başlığı altında bazı infak benzeri adımlar atar: burs verir, doğa dostu kampanyalar yapar, topluma fayda sunmaya çalışır. Ancak aradaki temel fark şudur:

CSRKur’anî İnfak
Pazarlama stratejisidirİnanç temelli sorumluluktur
Görünürlük ve imaj hedeflidirGizlilik ve ihlâs önceliklidir
Keyfîdir (yapılmayabilir)İlâhî sorumluluktur (hesap sorulur)
Şirket çıkarına yöneliktirToplumun dengesine yöneliktir

Bu fark, infakın sadece bir ekonomik hareket değil, bir değer transferi olduğunu ortaya koyar.


Deterministik Sonuç: Etik Olmayan Kâr, Sürdürülemez Büyümeye Neden Olur

Modern ekonomilerde şirketler maksimum kârı, minimum maliyetle hedefler. Ancak bu süreçte ortaya çıkan “gizli borçlar” (toplumsal yabancılaşma, doğa tahribatı, işçi sömürüsü) sistemsel çöküşlere neden olur.

Kur’anî infak anlayışı bu çöküşü engellemek üzere:

  • Kazançlara etik denetim getirir
  • Topluma dönük sorumluluğu ilâhî yükümlülük haline getirir
  • “Avf” üzerinden sürdürülebilirliği kurar

Sonuç: Kapitalist Döngüde İnfakın Yeri

Kapitalist sistemde sosyal sorumluluk bir seçenekken, Kur’anî sistemde infak bir zorunluluktur.
Çünkü infak, bireysel vicdandan çok, toplumsal varoluşun devamı için sistemsel bir gerekliliktir.



3. Anonim Şirketler ve İnfak: Mülkiyetin Sınırları ve Etik Yükümlülükler

Anonim Şirketin Varlığı: Tüzel Kişilik ve Ortak Sahiplik

Anonim şirketler, hukuken bir “tüzel kişilik”tir. Yani birey değil, topluluk adına oluşturulmuş, belli kurallara göre işleyen bir yapıdır. Sahiplik bireysel değil, paydaşlara dağıtılmıştır. Bu yapı, Kur’an’daki mülkiyet sorumluluğunun yeni bir yorumunu zorunlu kılar:

“Mülk Allah’ındır, siz sadece emanetçisiniz.” (Bakara 284)

Bu ayet sadece bireylere değil, kurumsal yapılara da yöneliktir. Şirketin mülkiyeti hissedarlarındır; ama Kur’an perspektifinden sahiplik, mutlak değil emanetçidir.


Kurumsal İnfak: Şirket Ne İnfak Edebilir?

Bir şirketin infak edebileceği unsurlar, sadece para değil, üretim, zaman, uzmanlık, fırsat ve kaynak gibi çeşitli kategorilerde değerlendirilebilir:

1. Kârın Bir Bölümü

Kur’an’daki “kazandıklarınızdan infak edin” (Bakara 267) ilkesi şirket için de geçerlidir. Yani:

  • Vergi sonrası kârın belirli bir yüzdesi sosyal fayda için ayrılabilir.
  • Bu oran, şirketin karar organlarında netleştirilebilir ve etik prensiplerle temellendirilebilir.

2. Stok, Ürün veya Hizmet Fazlası

Kullanılmayan ancak işlevsel olan kaynakların (gıda, giyim, araç, teknoloji vb.) toplumsal alanlara aktarımı yapılabilir.

3. Kurumsal Zaman ve Uzmanlık

Şirketin çalışanlarının belirli saatleri veya uzmanlık alanları, toplum yararına projelere tahsis edilebilir.

4. İş İmkânları: Fırsatların Paylaşımı

İnfak sadece mevcut varlığın verilmesi değil, üretim imkânının başkalarına açılmasıdır. Bu bağlamda:

  • Genç istihdamı,
  • Kadınlara, engellilere veya mültecilere yönelik kontenjanlar oluşturulması,
  • Kâr amacı gütmeyen sosyal girişimcilere mentorluk desteği verilmesi de modern infak biçimleridir.

Deterministik Yorum: Kurumsal Durgunluk = Sistemsel Tıkanıklık

Eğer bir şirket sadece kendi çıkarına yönelir ve elde ettiği tüm kârı kendi bünyesinde tutarsa:

“Kaynaklar pıhtılaşır, enerji dolaşımı durur, sosyal bağ zayıflar ve sistem kendini dışlayıcı bir yapıya dönüştürür.”

Bu deterministik sonuçlar:

  • Tüketici sadakatinin zayıflaması,
  • Toplumsal algının kötüleşmesi,
  • Uzun vadede kurumsal itibarsızlık olarak geri döner.

Kur’anî infak sistemi ise şirketi “yaşayan bir organizma” gibi düşünür:

“Hayat sadece almakla değil, vermekle de sürer. Veren şirket, yaşatır; yaşatan şirket, ayakta kalır.”


Kurumsal İnfak = Sürdürülebilirlik ve Baraka

Kur’an’da geçen “baraka” kavramı, sadece maddî bolluk değil, verimlilik, denge ve uzun ömürlü fayda anlamına gelir. İnfak eden birey ve kurum, sadece vermekle kalmaz, sistemin işleyişini besleyerek:

  • Marka değeri kazanır,
  • Toplumla bağını güçlendirir,
  • Krizlere karşı daha dayanıklı hale gelir.

Sonuç: Kurumsal İnfak – Sadece Bir Seçenek Değil, Bir Yükümlülük

Kur’an’da mülkün “size ait değil, size verilen” olması, anonim şirketler için de geçerlidir. Şirketin sahipliği, infak sorumluluğunu ortadan kaldırmaz; tersine:

  • Daha planlı,
  • Daha kapsayıcı,
  • Daha adaletli bir paylaşımı zorunlu kılar.

Bu da Kur’an’ın ekonomik ve sosyal mimarisinde, şirketleri sadece kazanan değil, sürdüren, paylaşan ve şahitlik eden kurumlar olarak konumlandırır.



4. Avf Prensibi ve Ticari Sürdürülebilirlik: “Fazlayı” Tanımlamak ve Yönetmek

Kur’an’da “Avf” Ne Demektir?

Bakara 219. ayette geçen “kulil afve – ‘afvı verin’” ifadesi, sadece bağışlama değil, fazlalıktan verme anlamına gelir. Arapça “‘afv”, kök olarak şunu ifade eder:

  • Artan, taşan, ihtiyaç dışı olan,
  • Sistemi tıkayan değil, dolaşıma katılması gereken.

Kur’an’ın ticari sisteminde “avf”, hem bireyin hem şirketin doğal üretim fazlasını yeniden sisteme kazandırma çağrısıdır.


Deterministik Mantık: Fazlalık Devreye Girmezse Ne Olur?

Bir organizmada fazlalık:

  • Ya hastalık üretir (örneğin kan dolaşımındaki toksin gibi),
  • Ya da başka dokuları baskılar.

Şirketler için de bu geçerlidir:

  • Kullanılmayan stoklar, atıl kâr, tek elde biriken ilişkiler sermayesi, kurumsal obeziteye dönüşür.
  • Bu da yıkıcı rekabet, iç çatışma veya toplumsal güvensizlik üretir.

Kur’an, bu yapısal tıkanmayı önlemek için, “fazlayı verin” diyerek dolaşımı teşvik eder. Bu sadece bir cömertlik değil, sistemsel bir zorunluluktur.


Avfın Uygulamalı Biçimleri: Bir Şirket Fazlayı Nasıl Tanımlar?

1. Kâr Fazlası (İhtiyaç Üstü Gelir)

Vergi ve temel giderler çıkarıldıktan sonra, uzun vadeli hedefleri tehlikeye atmayacak düzeydeki fazla kâr, sosyal faydaya dönüştürülebilir.

2. Zaman ve Zihin Fazlası

Şirket içi uzmanlık, boşta kalan üretim hatları veya bekleme süreleri:

  • Danışmanlık,
  • Sosyal eğitim projeleri,
  • Gönüllü hizmetler olarak değerlendirilebilir.

3. Yönetim Fazlası (Yetki ve Etki)

Kurumsal gücün tek elde toplanması yerine:

  • Yetki devri,
  • Girişimcilere destek,
  • Yerel işbirliklerine açılmak, fazlayı “dağıtma” anlamına gelir.

Kur’anî Prensip: Sürdürülebilirlik = Dengeli Paylaşım

Kur’an’da sürdürülebilirlik “istikrar” değil, denge demektir. Fazlalığın tanınmaması:

  • Krizlerde kırılganlık,
  • Şirket içi hantallık,
  • Toplumsal algıda yozlaşma üretir.

Ama avf prensibiyle işleyen bir şirket:

  • Dinamik kalır,
  • İtibarını artırır,
  • Topluma ve ekosisteme karşı sorumlu bir aktör olur.

Modern Yönetimle Uyum: Avf ile ESG Uyumu

“ESG” (Environmental, Social, Governance) ilkeleri, avf anlayışıyla örtüşür:

  • Environmental (Çevre): Fazla kaynak israfını önlemek,
  • Social (Toplum): Artan değeri toplumla paylaşmak,
  • Governance (Yönetişim): Yönetim fazlasını şeffaflıkla aktarmak.

Bu yönüyle avf, Kur’an’ın antik çağlardan bugüne uzanan en rafine sürdürülebilirlik kodudur.


Sonuç: Avf, Lüksün Sadakası Değil, Fazlanın Hesabıdır

Kur’an’a göre vermek bir tercih değil, bir hesap alanıdır:

“Size verdiğimiz rızıklardan infak edin…” (Bakara 254)

Bu emir, verilmeyen fazlanın bir gün şirketin veya toplumun boğazına takılabileceğini ima eder. Çünkü infak, sistemin dolaşımıdır; dolaşmayan her şey birikir, çürür, patlar.


5. Sorumluluk Hiyerarşisi: Yönetim Kurulu, Ortaklar ve İnfak Kararları

Kurumsal İrade ve İnfak: Kim Karar Verir?

Bir anonim şirkette mülkiyet ortaklara ait olsa da, şirket adına karar alma yetkisi genellikle şu yapılarda toplanır:

  • Genel Kurul (Ortaklar Toplantısı),
  • Yönetim Kurulu (Yönetsel İrade),
  • İcra Kurulu (Operasyonel Uygulayıcılar).

Kur’anî bakış açısıyla mesele şudur: Kurumsal infakın iradesi kimde ve bu irade neye dayanarak oluşmalıdır?


Kur’an’da Şûrâ (Danışma) İlkesi ve Kurumsal Uygulama

“Onların işleri aralarında şûrâ iledir.” (Şûrâ 38)

Bu ayet, yalnızca siyasal ya da bireysel değil, kurumsal yönetim için de evrensel bir ilkedir.

İnfak gibi ahlaki ve yapısal etkileri olan bir karar:

  • Sadece CEO’nun “yardım yapalım” demesiyle değil,
  • Kurumun kolektif iradesiyle, danışma ve temsiliyet ilkesiyle alınmalıdır.

Bu açıdan:

  • Yönetim kurulu, temsilî irade,
  • Ortaklar genel kurulu, meşruiyetin kaynağı,
  • Kurumsal etik komiteler veya sürdürülebilirlik birimleri ise denetleyici bilinç rolü oynar.

Deterministik Mantık: Keyfî İnfak, Güven Zedelenmesine Yol Açar

Eğer kurumsal infak, keyfî ve kontrolsüz şekilde yapılırsa:

  • Ortaklar arasında güvensizlik oluşur.
  • Şirketin şeffaflığı zayıflar.
  • “İnfak” adı altında yapılanlar başka ajandalarla ilişkilendirilir.

Bu durumda, sistem kendi içinde çatışmalı hale gelir. Bu yüzden infakın kendisi kadar, şekli ve yöntemi de hayati önemdedir.


Yetki Hiyerarşisi ve İnfakın Sınırları

1. Yönetim Kurulu:

  • Bütçe planlaması yapar.
  • Hedeflenen infak oranını belirler.
  • Faaliyet alanlarına göre hangi sosyal sorumluluk konularına odaklanılacağına karar verir.

2. Genel Kurul:

  • İnfak stratejisinin hukuki çerçevesini onaylar.
  • Ortakların rızasını sağlar.

3. Denetim ve Etik Kurulu:

  • İnfakın kurum ilkeleriyle ve kamu yararıyla uyumunu denetler.
  • “İnfak adına reklam mı yapılıyor, yoksa toplumsal katkı mı sağlanıyor?” sorusunu sorar.

Kur’anî İlke: Karar Alanlar, Hesap Verenlerdir

Kur’an’da infak yapanlar için şu ifade geçer:

“Kendi mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık infak edenler…” (Bakara 274)

Burada “gizli-açık” vurgusu, hem niyeti hem yöntemi kapsar. Şirket bağlamında bu, şu soruları gündeme getirir:

  • İnfak şeffaf mı?
  • Kamuya hesap verilebilir mi?
  • Niyeti reklam mı, hizmet mi?

Bu sorular, infakın hakiki olup olmadığını gösteren barometredir.


Sonuç: Kurumsal İrade, Ortak Ahlaka Dayanmalıdır

Kurumsal infak kararları:

  • Keyfî değil,
  • Ortak akılla şekillenmiş,
  • Kurumsal etik ilkelerle temellenmiş olmalıdır.

Aksi takdirde, infak “sadaka” olmaktan çıkıp araçsallaştırılmış bir gösteriye dönüşür. Bu da hem Kur’anî anlamını hem sosyal etkisini yitirir.



6. Zekât–İnfak Ayrımı ve Şirketlerin Toplumsal Borcu

Kur’an’da Zekât ve İnfak: Aynı Şey mi?

Zekât, belirli mallar ve oranlarla sınırlandırılmış, farz ve hesaplı bir ibadettir.
İnfak ise kapsamı daha geniş olan, gönüllülüğü ve duyarlılığı önceleyen bir değer transferidir.

“…Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: ‘El-ʿafv’ (fazlalık olanı).” (Bakara 219)
“Onların mallarında muhtaç ve mahrum için bir hak vardır.” (Zâriyât 19)

Burada zekât, minimum yasal sınır,
infak ise ahlaki ve sorumluluk merkezli bir üst bilinç olarak belirir.


Deterministik Mantık: Zekât Yeterli Olmaz, İnfak Tamamlar

Zekât, bir asgari denge unsurudur. Ama toplumun gerçek ihtiyacı, sadece yoksulluğun giderilmesi değil:

  • Adaletin tesisi,
  • Bilincin yükseltilmesi,
  • Ekonomik döngünün sürdürülebilirliğidir.

İşte infak, zekâtın ulaşamadığı bu “fazla değer paylaşımı” alanına girer.

Eğer bir şirket sadece zekât verip, infak etmezse:

  • Yasal yükümlülüklerini yerine getirir ama,
  • Toplumsal bağışıklık sistemine katkı sunmaz.

Şirketler İçin Zekât mı, İnfak mı?

Zekât:

  • Sadece mülkiyet sahipleri tarafından verilir.
  • Belirli oranlarla (örneğin %2,5) sınırlıdır.
  • Kurumsal zekât müesseseleriyle (vakıf, dernek, fondasyon) dağıtılır.

İnfak:

  • Hem şirketin hem çalışanların katılımına açıktır.
  • Kâr dışı kaynaklardan da olabilir (zaman, uzmanlık, stok, mentorluk).
  • Esnek, bağlamsal ve dinamik bir çerçevede işler.

Yani zekât yasal, infak ise vicdanî sorumluluğun kurumsal karşılığıdır.


Toplumsal Borç: Şirketin Varlık Sebebi Sadece Kâr Değildir

Şirketlerin sosyal varlıklar olduğu görüşü hem İslam iktisadında hem modern etik ekonomide güçlüdür:

  • Her şirket, üzerinde kurulduğu topluma borçludur.
  • Bu borç, sadece vergi değil, değer üretimi ve eşit katılım hakkı ile ödenebilir.

Kur’an’da malın dolaşımı için gelen şu uyarı bu noktada dikkat çekicidir:

“Ki o mal, sadece zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın.” (Haşr 7)

Bu uyarı, şirketlerin infak yoluyla bu tekelleşmeye karşı durmasını gerekli kılar.


Kurumsal İnfakın İkili Etkisi

  1. İçsel Etki:
    • Çalışan sadakatini ve anlam duygusunu artırır.
    • Kurumsal aidiyeti ve motivasyonu güçlendirir.
  2. Dışsal Etki:
    • Toplumsal dengeyi ve şirketin meşruiyetini besler.
    • Marka değerini ve etik sermayeyi güçlendirir.

Sonuç: Zekât Şart, İnfak Zarurettir

Kur’an’a göre zekât, bir mükellefiyet;
infak ise bir medeniyet vizyonudur.

Kurumsal zekât, adaleti ayakta tutar.
Ama infak olmadan, o adaletin can damarları kurur.



7. Şirketlerde İnfakın Uygulama Modelleri: İki Kutup Arasında Bir Yol

İki Uç Nokta: Salt Yardımcılık ve Görsel Gösteriş

Günümüzde şirketler infak ya da sosyal yardım faaliyetlerinde genellikle iki uç modele savruluyor:

  1. Salt Yardımcılık (Paternalizm):
    • “Biz veririz, siz alırsınız” mantığı.
    • Alanı pasifleştiren, bağımlı hâle getiren, sürekli ihtiyaçlı kılan bir yapı.
    • Kurumsal kibir veya karşılıksız iyilik kisvesiyle meşrulaştırılır.
  2. Görsel Gösteriş (Reklamcılık):
    • Yardım “reklam malzemesi”ne dönüşür.
    • Sosyal medya içerikleri için fakirliğin estetikleştirilmesi.
    • İnfak değil, PR yatırımı olur.

Her iki uç da Kur’an’ın infak ilkeleriyle temel bir çelişki içindedir.


Kur’anî Denge Modeli: “Sırra ve aleniyye” (Gizli ve Açık)

“Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık infak edenler…” (Bakara 274)

Bu ayet, hem gizliliği hem açıklığı meşru kılar ama niyeti belirleyici unsur yapar.
O hâlde infak:

  • Şeffaf olmalı ama gösterişe dönüşmemeli.
  • Sonuç odaklı olmalı ama süslenmemeli.
  • Kişiselleştirilmemeli, kurumsallaştırılmalı.

Deterministik Mantık: Etkisi Olmayan İnfak, Enerji İsrafıdır

Bir infak faaliyeti:

  • Sadece yapıldı diye değil,
  • Değişim oluşturduğunda anlamlıdır.

Örneğin:

  • 1.000 kişiye iftar yemeği dağıtmak kısa vadeli doyumdur.
  • 10 kişiye meslek kazandırmak ise uzun vadeli infakın dönüşümüdür.

Deterministik mantık şunu söyler:

“Gerçek infak, ihtiyaç halini ortadan kaldırır.”


Kurumsal İnfak İçin Model Önerileri

  1. İnfak Fonu:
    • Şirket bünyesinde kurulan, kârın belirli bir oranının aktarıldığı, denetlenen bir sosyal sorumluluk havuzu.
  2. Toplum Destekli Projeler:
    • Yerel ihtiyaç analizlerine dayalı, sürdürülebilir projeler (tarım, eğitim, sağlık, teknoloji).
  3. Ortak Çalışan İnfakı:
    • Çalışanların gönüllü katılım sağladığı, zaman ve yetenek infakına dayalı projeler.
  4. Mentorluk & Bilgi İnfakı:
    • Girişimci destek programları, gençlere rehberlik, bilgi transferi gibi sermayeden ziyade bilgelik temelli katkılar.

Karma Model: Sürdürülebilir İnfak Döngüsü

Bu modelde:

  • İnfak sadece “vermek” değil, “üretmek ve paylaşmak” eksenine oturtulur.
  • Alan kişi, bir sonraki infak halkasının üreticisi olur.
  • Sosyal yatırım – toplumsal dönüşüm – etik kâr döngüsü oluşur.

Bu, zekâtın adaletini, infakın erdemini ve kurumsal aklın sürdürülebilirliğini birleştiren ideal modeldir.


Sonuç: Ne Göstermelik Ne Dayatmacı, Dönüştürücü İnfak

Şirketlerin infak modelleri:

  • Estetik değil etik olmalı.
  • Alıcının ihtiyaçlarına değil, potansiyeline odaklanmalı.
  • Yardım değil, hizmetkâr ortaklık mantığıyla yürütülmeli.

Kur’an’da geçen “temiz olanı verin” ilkesi (Bakara 267) sadece malların niteliğine değil, niyetin kalitesine de işaret eder.


Okumaya Devam…


8. İnfakta Stratejik Öncelik: Kim, Ne Zaman, Neye Göre?

Kur’anî İlke: “Akraba, Yetim, Yoksul” Önceliği

“…Mallarınızı Allah yolunda harcayın… ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa…” (Bakara 177)
“Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: ‘İhtiyaçtan fazlasını.’ Böylece Allah size ayetleri açıklar ki düşünesiniz.” (Bakara 219)

Kur’an, infakta öncelik sırasını doğrudan belirler:

  1. Akraba (akrabalık bağı olanlar),
  2. Yetim (desteksiz kalanlar),
  3. Yoksul (temel ihtiyacını gideremeyenler),
  4. Yolda kalmışlar (göçmenler, yolcular, afet mağdurları).

Bu sıralama, duygusal yakınlık, yapısal ihtiyaç ve aciliyet temelli bir stratejidir.


Deterministik Mantık: Her Kaynak, Etki Analizine Göre Yönlendirilmelidir

Kurumsal kaynakların infak edilmesi, spontane değil öncelikli hedef odaklı olmalıdır.

  • İnfakta amaç, etkisi en fazla olan faydayı üretmektir.
  • Bu da veri odaklı, ihtiyaç temelli ve süreç analizli bir model ister.

Örneğin:

  • Eğitim fırsatı olmayan bir yetimi okutmak, kısa vadede değil ama uzun vadede toplumu dönüştürür.
  • İş kurma aşamasındaki bir gence destek, kalıcı bir döngü yaratır.

İnfak Stratejisinde Zamanlama Faktörü

Kur’an’da infak sadece “kim”e değil, “ne zaman” yapılacağına da işaret eder.

“…Verdiğiniz her sadaka Allah katındadır… gece olsun, gündüz olsun, gizli veya açık olsun…” (Bakara 274)

Bu, infakta zamanlamanın ve düzenliliğin de önemli olduğunu gösterir:

  • Kriz anlarında ani destek,
  • Durağan dönemlerde kapasite geliştirme yatırımı,
  • Süreklilik sağlayan mikro projeler gibi çeşitlendirilmiş zamanlamalar gerekir.

Kurumsal Uygulamada Önceliklendirme Prensipleri

  1. Sosyal Harita Çıkarmak:
    • Hangi bölgede ne tür ihtiyaçlar var?
    • Kimler görünmez yoksulluğa maruz?
  2. Etki Çarpanı Analizi:
    • Yapılacak infak, kaç kişiyi doğrudan/dolaylı etkiliyor?
    • Kısa mı, uzun mu vadeli sonuç üretiyor?
  3. Kurumsal Kimlik Uyumu:
    • Şirket hangi sektörde?
    • Kendi uzmanlık alanıyla nasıl değer katabilir?
  4. Yatırım Gibi İnfak:
    • Yardımı değil, katma değer üreten destekleri öncelemek (istihdam, eğitim, mentorluk, altyapı yatırımları vb.).

Modern Yansıma: Etki Odaklı Kurumsal Sosyal Sorumluluk

Batı’da da bu yaklaşım “impact investing” ve “effective altruism” (etkin fedakârlık) kavramlarıyla karşılık bulur:

  • Rastgele bağıştan ziyade etki analizi temelli yatırım,
  • Sosyal fayda endeksi ile ölçümleme yapılır.

Kur’anî infak da tam olarak budur:

“Hikmetsiz infak, infazdır; akıllı infak, ihyadır.”


Sonuç: İnfak, Kime Verileceği Değil, Ne İçin Verileceğiyle Değerlenir

İnfakın hakiki değeri:

  • Zekice planlanmasında,
  • Duygusal dürtülerle değil stratejik erdemle yapılmasında yatar.

Kurumsal infakta amaç:

“Kimseye sadaka vermek” değil,
“Sadakaya ihtiyaç bırakmayacak sistemler kurmaktır.”


Şimdi yazı dizimizin dokuzuncu başlığına geçiyoruz:


9. Kazanırken Veren Şirket: Faaliyet Alanına Entegre İnfak Pratikleri

Kur’anî İlke: “Kendinize Sevdiğinizden Vermedikçe İyiliğe Ulaşamazsınız”

“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe birr (iyiliğe) ulaşamazsınız. Ne verirseniz Allah onu bilir.” (Âl-i İmrân 92)

Bu ayet, şirketler için faaliyet alanındaki değerli olanı infak etmenin daha anlamlı olduğunu söyler.

Yani:

  • Bir tekstil firması kumaş değil bilgi birikimini infak ettiğinde,
  • Bir yazılım şirketi sadece bağış değil eğitim ve yazılım araçları sunduğunda,
  • Bir tarım şirketi gıda değil üretim bilgisini yaydığında…

İnfak, içkinleşir ve sahici olur.


Deterministik Mantık: Süreçteki Artı Değeri Dışsallaştırmak

Deterministik sistem şöyle işler:

  • Her süreç değer üretir.
  • Bu değer yalnızca kâr olarak değil, toplumsal fayda olarak da yönlendirilebilir.

Örneğin:

  • Lojistik firması, boş dönen araçlarla ücretsiz yardım taşır.
  • Perakende firması, stoğu eritmek yerine sistemli şekilde dağıtım ağı kurar.
  • Eğitim şirketi, çevrim içi içeriklerini “açık kaynak bilgi”ye çevirir.

Yani şirketler zaten yaptıkları işi paylaşarak da infak edebilirler.


Faaliyetle Entegre İnfak: “Doğal Sadaka Akışı”

İnfak, faaliyet sürecinin dışına çıkmadan yapılırsa:

  • Kurumsal yapı bozulmaz,
  • Kâr-zarar dengesi sarsılmaz,
  • Etki sürdürülebilir olur.

Bu modelde infak şunlara dönüşür:

  • Ürün Bazlı İnfak: Her satılan üründen belirli bir oranla oluşturulan yardım havuzu.
  • Zaman ve Erişim İnfakı: Hizmetin belirli zaman dilimlerinde ücretsiz ya da indirimli sunumu.
  • Hizmet İçi İnfak: Müşteriye sağlanan hizmetin bir benzerinin ihtiyaç sahibine ulaştırılması.

İslam Ekonomi Geleneğinde Karşılığı: “İhtisabî Sadaka”

İslam iktisadında bu tür infaklar:

  • “Zekât” gibi farz olan değil,
  • “Sadaka-i câriye” ya da “muamele içinde infak” şeklinde geçer.

Niyet şudur:

“Zararı göze almadan ama kazancı paylaşarak, üretimin bereketini çoğaltmak.”

Bu model, hem bireysel hem kurumsal infakın zekice yollarından biridir.


Uygulama Örnekleri:

  1. Perakende – Paylaşım Rafları:
    Satılamayan ama kullanılabilir ürünlerin ayrıldığı sabit infak noktaları.
  2. Hizmet Sektörü – Paylaşım Saatleri:
    Doktorlar, eğitmenler veya danışmanlar tarafından belirli saatlerin ücretsiz hizmete ayrılması.
  3. Teknoloji – Açık Lisanslı Yardım:
    Geliştirilen yazılımların belirli sürümlerinin ücretsiz topluluklara sunulması.
  4. Tarım – Bilgi ve Tohum Paylaşımı:
    Üretici şirketlerin deneyimlerini ve tohum kaynaklarını küçük çiftçilerle paylaşması.

Sonuç: Kârla İnfak Birbirine Rakip Değil, Ortaktır

Faaliyet alanına entegre infak:

  • Şirketi yoksullaştırmaz, güçlendirir.
  • Rekabeti azaltmaz, itibarı artırır.
  • Vicdan pazarlaması değil, vicdanî sistem kurulmasıdır.

“İnfak edilen mal eksilmez, bilakis artar.” (Müslim, Zekât, 69)

Bu ilke sadece ahiret için değil, sosyal sermaye ve marka itibarı açısından da geçerlidir.


Şimdi yazı dizimizin onuncu başlığına geçiyoruz:


10. İnfakın Bilançodaki Yeri: Maddi Olmayan Değerin Hesabı

Kur’anî Perspektif: “Allah Rızasını Gözeterek Verilen Sadaka…”

“Mallarını Allah rızasını kazanmak ve içtenliklerini sağlamlaştırmak için verenlerin durumu, bir tepe üzerindeki bahçeye benzer… Allah dilediğine kat kat verir.” (Bakara 265-261)

Bu ayetlerde infakın maddi hesapla ölçülemeyecek getirileri vurgulanır. Kur’an, infakı bir yatırım gibi anlatır:

  • Kimi 1’e 7,
  • Kimi 1’e 70,
  • Kimi ise 1’e 700 olarak döner (Bakara 261).

Bu, maddi olmayan bir getiri mekanizmasıdır: güven, sadakat, bereket, toplumsal istikrar gibi…


Deterministik Mantık: Ölçülemeyen Değerin Rasyonel Yansımaları

Her bilanço:

  • Nakit akışı ve mal varlığını gösterdiği kadar,
  • Algılanan değer, güven, aidiyet gibi görünmeyen sermayeyi de etkiler.

Kurumsal infak, şu alanlarda bilançoya yansımayan kazançlar üretir:

  1. İtibar Sermayesi:
    • Markanın toplum gözündeki saygınlığı artar.
    • Bu da müşteri sadakati ve çalışan bağlılığı üretir.
  2. İşveren Markası:
    • Kurumsal sosyal sorumluluğa önem veren şirketler, nitelikli çalışanlar için cazibe merkezidir.
  3. Risk Azaltıcı Etki:
    • Toplumsal krizlerde şirketin “bizden biri” olarak görülmesini sağlar, protesto, sosyal gerilim gibi riskleri minimize eder.
  4. Toplumsal Barışa Yatırım:
    • Sürdürülebilirlik, sadece çevreyle değil toplumla da ilişkilidir.

Modern Finansın Dönüşümü: ESG ve Sosyal Bilançolar

Geleneksel bilançolar artık yeterli değil. Bugün şirketler ESG kriterleri (Environmental, Social, Governance – Çevresel, Sosyal ve Yönetsel kriterler) ile ölçülüyor.

Bunların içinde infak şunlara karşılık gelir:

  • Social Impact:
    İnfak, toplumsal etkiyi artırır.
  • Governance:
    Şeffaf ve adil bir kurumsal yapının işaretidir.
  • Reputation Capital:
    Bilanço dışı en değerli varlık: Güven.

İslam İktisat Düşüncesinde: “Manevî Kâr-Zarar Hesabı”

Geleneksel İslam ekonomisinde:

  • Her mal, iki hesaba yazılır: Zâhirî (görünen) ve bâtınî (görünmeyen).
  • Bâtınî hesap, Allah katındaki karşılığıdır ama aynı zamanda dünyadaki sosyal karşılığıdır.

Örnek:

Bir şirket, zekâtını veya sadakasını açık ve adil biçimde verirse, bu davranış toplumda bir meşruiyet ve takdir doğurur. Bu da şirketin sosyal sermayesini artırır.


Sonuç: Bilanço, Rakamdan Çok İtibar Barındırır

Bir şirketin gerçek değeri:

  • Sadece nakit ve varlıklarla değil,
  • Değerler, bağlar ve etkiyle ölçülür.

Kur’an’ın infak sistematiği, rakamsal olmayan bir ekonomiyi de içerir.

“Veren el, alan elden üstündür.” (Buhârî, Zekât, 18)

Ve bu üstünlük sadece ahirette değil, bu dünyadaki algı ve etki denkleminde de geçerlidir.


Yazı dizimizin son başlığına geçiyoruz:


11. Kurumsal İnfakta Şeffaflık: İhlastan Hesap Verilebilirliğe

Kur’anî İlke: “Sadakaları Açıkça verirseniz ne güzel; gizli verirseniz daha hayırlıdır”

“Sadakaları açıkça verirseniz ne güzel! Ama gizli verir ve fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır…”
(Bakara 271)

Kur’an, iki yönü birlikte önerir:

  • Gizlilik: Riya (gösteriş) ve kibri engellemek için,
  • Açıklık: Teşvik, model olma ve hesap verebilirlik için.

Şirketler için bu, niyetle sistem arasında bir denge kurmayı gerektirir:

  • İçtenlik (ihlâs) korunmalı,
  • Ama kurumsal etik ve şeffaflık da sağlanmalı.

Deterministik Mantık: Rasyonel Şeffaflık

Bir sistemde sürdürülebilirlik için üç unsur gerekir:

  1. Amaç netliği (niyet)
  2. Süreç izlenebilirliği (şeffaflık)
  3. Sonuç ölçülebilirliği (etki değerlendirmesi)

Kurumsal infak sisteminin bu üç ayağı şöyle işler:

  • Politika:
    Şirketin infak ilkeleri ve karar mekanizmaları belirlenir.
  • Prosedür:
    Hangi fonlar, kimlere, nasıl ve hangi zaman aralıklarında ulaştırılıyor?
  • Raporlama:
    Hangi infak türü ne kadar etki yarattı?
    Geri bildirim ve ölçümler nelere dayanıyor?

Modern Kurumsal Pratikler:

  1. İnfak Raporları (Impact Report):
    Tıpkı finansal raporlar gibi, infak harcamalarının şeffaf biçimde yayınlanması.
  2. Bağımsız Denetim:
    Kurumsal sadaka ve zekât fonlarının bir dış kurulca denetlenmesi.
  3. Katılımcı Süreçler:
    Çalışanların, tedarikçilerin veya müşterilerin infak projelerine dahil edilmesi.
  4. Sadaka Sandığı Modeli – 2.0:
    Geleneksel vakıf anlayışının dijital, izlenebilir ve hesap verebilir biçime evrilmesi.

İslam İktisat Geleneğinde: “İhlâs ile Adl Arasında Dengeli Veren”

  • İhlâs (samimiyet) ferdî düzeyde esasken,
  • Adl (adalet) ve emânet kurumsal düzeyde öne çıkar.

Kur’an’da müminler, “emânetlerine ve ahitlerine riayet edenler” olarak övülür (Mü’minûn, 8).
Kurumsal infak bu emanet bilinciyle yapılırsa:

  • Ne sadece reklam olur,
  • Ne de sadece “vicdan temizliği” olur.

Sonuç: Görünürlük Gösterişe, Gizlilik Gölgeye Dönüşmesin

İdeal denge şudur:

  • Kurum, infakını açıkça ama reklam yapmadan raporlar.
  • Toplum, bu infakı ölçülebilir ama sömürülmemiş bir değer olarak görür.
  • Nihayetinde infak, hem ilahi rızayı hem toplumsal güveni kazanır.

“Her kim bir iyilikle gelirse, ona on katı vardır…”
(En’âm 160)

Bu getiri bazen ahiret terazisinde, bazen de şirketin iç ikliminde karşılık bulur.


Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.